Eğer sürat sabitse, bu dışarıdaki yıldızların bizim görmediğimiz bir madde yüzünden oluşan kütle çekiminden etkilendiği anlamına gelir. | TED | وإذا كانت السرعة ثابتة ، هذا يعني أن النجوم هنا تتأثر بتأثير جاذبية لمادة لا نستطيع رؤيتها. |
yıldızların ateş olduğundan, Güneşin hareket ettiğinden şüpheleniyorum. | Open Subtitles | أشك أن النجوم مشتعلة، أشك أن الشمس تتحرك |
yıldızların sadece gece karanlığında göründüğünü hatırlayın. | Open Subtitles | فتذكر أن النجوم لا ترى سوى فى الليالى حالكة السواد |
Bunu, kaderimizin kontrolünün yıldızlar tarafından belirlendiğine inanan birisi söylüyor. | Open Subtitles | هذا الرأي صادر من إمرأة تؤمن أن النجوم تتحكم بمصائرنا |
Kendi solar sistemimizden öteye gidersek, biliyoruz ki yıldızlar sadece göz kırpan ışık noktacıkları değildir. | TED | إذا نظرنا إلى أبعد من نظامنا الشمسي لقد تعلمنا أن النجوم ليست مجرد نقاط ضوء لامعة |
Benim yaşıma gelince, yıldızları da görürsün merak etme. | Open Subtitles | إذا أصبحتم في مثل عمري ، سوف ترون أن النجوم تختلف في كل مرّة تستيقظون فيها |
Her birinin sonunda ; dev nesnelere tapma, ve yıldızları işaret etme gibi, aynı mesajlar gözlemlenmiştir. | Open Subtitles | نفس الحرف الهيروغليفي يبين رجالاً يعبدون مخلوقات عملاقة يشير إلى أن النجوم قد تم اكتشافها في كل واحدة منها |
Büyük kütleli yıldızların, yakıtlarını küçük kütleli yıldızlardan daha çabuk tüketmesi akla yatkın görünmüyor. | Open Subtitles | لذلك لا يبدو الأمر صحيحا أن النجوم الأكبر كتلة ستحرق وقودها بسرعة أكبر من النجوم الأقل كتلة |
Eğer Tristan yıldızların dünyayı nasıl izlediğini bilseydi, | Open Subtitles | ربما لم يعلم تريستان أن النجوم كانت تشاهد ذلك |
Belki de Tristan, yıldızların bütün bu olanları izlediğinden habersizdi. | Open Subtitles | ربما لم يعلم تريستان أن النجوم كانت تشاهد ذلك |
Kırmızı büyük noktalar şeklinde görünen yaşlı yıldızların soğuduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | نحن نعلم أن النجوم الأقدم تصبح أبرد للتنتفخ في النهاية الى العماليق الحمراء |
Mevcut durumda anladığımız, yıldızların kümeler oluşturduğu kümelerin galaksileri oluşturduğu bunların da galaksi kümelerini oluşturduğu bunların da süper galaksi kümelerini yani bugün evrende gördüğümüz en geniş yapıları. | Open Subtitles | من مجموعه نجوم وصولاً إلى شبكه من الانظمه التي نراها اليوم فهمنا الحالي هو أن النجوم تشكل عناقيد |
Yaptığımız heyecan verici keşiflerden bir tanesi de yıldızların yörüngelerinde sadece tek bir gezegene değil genelde iki, üç, dört yada çoklu gezegenlere sahip olma eğiliminde olmaları. | Open Subtitles | أحد الاكتشافات المثيرة للاهتمام التي قمنا بها هو أن النجوم تدور حولها الكواكب في العادة ليس فقط كوكب واحد |
Eskiden orada oturup, gecenin boşluğuna bakardım ve yıldızların arkadaşlarım olduğunu düşünürdüm. | Open Subtitles | اعتدت على الجلوس هناك وكنت أنظر إلى الأعلى إلى سماء الليل وكنت أصدق أن النجوم كانت أصدقائي |
Böylece gökbilimciler, doğal olarak yıldızların da Dünya'dakilerle aynı elementlerden oluştuğu ve bu elementlerin de kabaca aynı oranlarda bulunduğu sonucuna vardı. | Open Subtitles | لذا إستنتج الفلكيون وبشكل طبيعي أن النجوم كانت مصنوعة من نفس عناصر الأرض |
Senin çalışman sayesinde yıldızların neredeyse tamamen hidrojen ve helyumdan oluştuğunu keşfettim. | Open Subtitles | إكتشفت أن النجوم مصنوعة بالكامل تقريباً من الهيدروجين والهيليوم |
Bu galaksilerdeki yıldızlar muhtemelen etraflarında uydulara sahip değiller. | TED | أغلب الظن أن النجوم في هذه المجرات لا تدور حولها كواكب |
Bunun yanısıra yıldızlar öyle gökyüzünden düşmezler! | Open Subtitles | كما أن النجوم لاتسقط من السماء بهذه الطريقة |
Bence, bir süpernova patlamasından sonra bir yıldız sadece darbe alır ve bu patlamadan sonra nötron yıldızları oluşur. | Open Subtitles | أعني ، أن النجوم النيوترونية تتشكل "نتيجة انفجارات "سوبرنوفا حيث ينفجر النجم وحسب |