Zaten, Bakan aradı ve bunun acele halledilmesini istedi yurtdışındaki politik spekülasyonları önlemek için. | Open Subtitles | بجانب أن الوزير إتصل تليفونيا و يريد البت فى الأمر بمنتهى السرعه ليقطع على التخمينات السياسيه بالخارج |
Halk, Bakan'ın, tüm dünyanın gözleri önünde idam edilişine izin vermemizden daha makul bir şekilde, kurtarma harekatı sırasında öldüğünü bilecek. | Open Subtitles | كل ما سيعرفه الشعب هو أن الوزير قد مات أثناء محاولة الانقاذ وهذا أفضل بالتأكيد |
Bakan ya da bu ofisteki başka birinin bunları | Open Subtitles | هل تظنين أن الوزير أو أحداً في مكتبه أعطاهم |
Bakan aradı diye başları derde girsin istemiyorum. | Open Subtitles | لا اريدهم أن يقعوا في مشكلة بسبب أن الوزير اتصل |
Bu sayede Marwan, Bakan Heller'ın planlar harcinde dün Richard'ı ziyaret edeceğini biliyoru. | Open Subtitles | لهذا كان يعرف (مروان) أن الوزير (هيللر) سيزور (ريتشارد) بشكل غير رسمي أمس. |
Bakan Surra Pehelwan dünyadan gitti mi? | Open Subtitles | المقصود أن الوزير "سورا بيلوان" ارتفع عن الأرض |
Bakan Heller, işteki kişisel anlaşmasızlıklara karşı aşırı duyarlıdır da. | Open Subtitles | كل ما في الأمر أن الوزير (هيللر) لديه حساسية تجاه الخلافات الشخصية أثناء العمل |
Bakan Mellon bazı özel işleri için bugün Manhattan'da. | Open Subtitles | يبدو أن الوزير (ميلن) في مانهاتن اليوم من أجل بعض الأعمال المتعلقة بشركاته الخاصة |
Bakan Zhang'in bir kız kardeşi olmadığını düşünüce daha da garip. | Open Subtitles | بل أكثر من ذلك عندما تكتشفين أن الوزير (تشانغ) ليس لديه أخت |
O halde sanırım, Bakan Heller hâlâ burada. | Open Subtitles | .أعتقد إذاً أن الوزير (هيللر) لازال هنا |
Bakan'ın kurtarılamayacağını mı düşünüyorsunuz? | Open Subtitles | على افتراض أن الوزير (هيللر) لن ينجو؟ |
Bakan Yan'ın seni şiddetle tavsiye etmesine şaşmamalı. | Open Subtitles | لا عجب أن الوزير (يان) أوصى بكَ بشدة. |
Bakan Bruno Hempf'in bu akşam tiyatroya gideceğini duydum. | Open Subtitles | سمعت أن الوزير (همبف) سيذهب |