Tüm yapmanız gereken imalat tarihlerini takip etmek, hava muhalefetini ve borsa endeksinin türevini dikkate almaktı. | Open Subtitles | كل ما كان عليك فعله هو أن تتبع تاريخ التصنيع والتعديلات في الطقس واشتقاق دليل نيكاي |
Kendini aç, sonra süiti takip etmek zorunda kalacak. | Open Subtitles | أظهر لها مشاعري, وأجبرها على أن تتبع نفس مساري |
Ama sadece bir şey yapıp takip etmeni beklemeye öğretmek denmez. | Open Subtitles | هو أكثر بكثير من مجرد القيام بشيء ويتوقع منك أن تتبع. |
Onu Twitter'da takip etmeni söyledi. | Open Subtitles | وقالت لك أن تتبع لها على التغريد. |
Sadece , ne olur olursa olsun unutmayın, her zaman çok içgüdülerine uymak zorundadır. | Open Subtitles | تذكر فقط ، سواء ماذا سيحصل يجب عليك أن تتبع غرائزك أنت أيضاً |
"Sadece inancın peşinden yürümek, körü körüne yürümektir." Benjamin Franklin. | Open Subtitles | ان تتبع بالإيمان لوحده هو أن تتبع بشكل اعمى |
Sayın Yargıç, hızlandırılmış dava hükümleri aynı yolu takip etmeli. | Open Subtitles | يا حضرة القاضي, على بنود المحاكمة السريعة أن تتبع نفس القوانين |
Eric, senin haritayı takip etmen gerekiyordu. Ne yapıyorsun orada be? | Open Subtitles | إريك، من المفترض أن تتبع الخريطة ماذا تفعل بالخلف بحق الجحيم ؟ |
Anawalt'ı takip etmelisin | Open Subtitles | يجب أن تتبع عمل هانيبيل كما أخبرتك |
Evet, okul kurallarını takip etmelisiniz. | Open Subtitles | نعم , يجب عليك أن تتبع قوانين المدرسة |
Gördüğün gibi liste uzun, o yüzden takip etmek biraz zor. | Open Subtitles | والقائمة تستمر لذا من الصعب أن تتبع الأثر. |
O salak çocuğu ülkenin her yerinde takip etmek işkence gibi olmalı. | Open Subtitles | لابد أنه كان عذابا أن تتبع هذا الفتى الغبي عبر البلاد |
Onu takip etmek zorundaydım ama seni takip etmek istiyorum, Zoe. | Open Subtitles | اضطررت للسير على خطاه، لكنني تريد أن تتبع لكم، كلير. |
Eğer arkasından biri yürüyorsa bu "takip etmek" şeklinde tanımlanır. | TED | إذا كان هناك رمز لشخص يسير بالخلف، فذلك يعني "أن تتبع". |
Evangelista sana bu yolu mu takip etmeni söyledi? | Open Subtitles | المبشِّر أخبرك أن تتبع هذا الطريق! |
Müdür Yardımcısı Shaw'ın kurye ile olan bağlantısını senin takip etmeni istiyor. | Open Subtitles | (نائبة المدير تريدك أن تتبع أمر (شو بدءا من الساعي |
Pekala Max, parmağımı takip etmeni istiyorum. | Open Subtitles | حسنا، (ماكس)، أريد منك أن تتبع إصبعي، إتفقنا؟ |
Yaşamına devam etmek istiyorsa kurallarımıza uymak zorunda. | Open Subtitles | إذا كانت تريد النجاة فعليها أن تتبع قوانينا |
Patronla sikiştiği için kendini kurallara uymak zorunda hissetmiyor, sanırım. | Open Subtitles | أعتقد أنها تظن بما أنها تضاجع الرئيس، فأنه ليس من الضروري أن تتبع القواعد. |
Eğer karınlarını doyurmak istiyorlarsa çayırların içinde ebeveynlerinin peşinden gitmeleri gerekiyor. | Open Subtitles | لو أرادت الحصول على وجبة عليها أن تتبع آباءها نحو الأراضي العشبية |
Ailemiz denen ormanda palayla açtığım yolu takip edebilirsin. | Open Subtitles | عليك أن تتبع المسار الذي قمت بفتحه خلال الأدغال، هذه عائلتنا المجنونة. |
Rapor vermen gereken üstlerin var, takip etmen gereken protokoller. | Open Subtitles | لديك رؤساء يجب أن تقدّم لهم التقارير، يجب أن تتبع البروتوكولات |
Ana yolu takip etmelisin. | Open Subtitles | يجب أن تتبع الطريق الرئيسي |
Söylediğiniz gibi, okul kurallarını takip etmelisiniz. | Open Subtitles | كما قلت , عليك أن تتبع قوانين المدرسة |