Ne zaman bir soruya cevap vermek istemezsen eğlenceli olmaya çalışıyorsun. | Open Subtitles | تحاول أن تكون مضحكاً عندما لا تريد أن تجيب على سؤال |
Hiçbir soruya cevap vermek zorunda değilsin. Hiçbir şey yapmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | وليس عليك أن تجيب على أسئلتي ولا أن تفعل أي شيء |
Yani üzerinde yargılar bırakmadan önce Sana bir soruya cevap vermeni istiyorum | Open Subtitles | لذا قبل أن تطلق أحكامك علي أريدك أن تجيب على سؤال واحد |
Bir dahaki sefere telefonlarımıza cevap vermeni şiddetle öneririm. | Open Subtitles | أنصحك بشدة أن تجيب على مكالماتنا بالمرات المقبلة |
Üzerinde silah ve rozet taşıyan bir kadın sana soru sorarsa, cevap ver. | Open Subtitles | عندما تسألك فتاة تحمل شارة وسلاح، فعليك أن تجيب على اسئلتها |
Birkaç gün içinde, Çin'in soracağı sorulara cevap vermen gerekecek. | Open Subtitles | .وخلال يومين، لابد أن تجيب على أسئلة الصينيين |
Bay Gondo, telefona cevap vermeden önce bize haber verin lütfen. | Open Subtitles | سيد كوندو قم بمناداتنا قبل أن تجيب على الهاتف |
Açman gerekiyor mu? | Open Subtitles | هل يجب أن تجيب على ذلك؟ |
Doktorun sorusuna cevap vermelisin. | Open Subtitles | فلابد أن تجيب على اسئلة الطبيب |
Belki bunu siz cevaplayabilirsiniz. | Open Subtitles | ربما يمكن أن تجيب على ذلك بالنسبة لنا. |
Etrafta insanlar ölürken saçma sapan sorulara cevap vermek. | Open Subtitles | أن تجيب على اسئله غبية عندما يموت الناس من حولك |
Tek yapmanız gereken gecenin bilmecesine cevap vermek. | Open Subtitles | كل ما عليك فعله هو أن تجيب على لغز الليلة |
cevap vermek zorunda değilsin. Tamam. | Open Subtitles | ليس من الضروري أن تجيب على ذلك حسناً |
Birkaç soru soracağım ve senden cevap vermeni istiyorum, tamam mı? | Open Subtitles | سوف أقوم بطرح بعض الأسئلة عليك وأريد منك أن تجيب على أسئلتي ، موافق؟ |
Hatta, birkaç soruya cevap vermeni istiyorum. | Open Subtitles | بدلا من ذلك، أود منك أن تجيب على بعض الأسئلة لي |
Ama önce bir soruya cevap vermeni istiyorum. | Open Subtitles | لكن أولاً، أريدك... أن تجيب على سؤالٌ واحدٌ لي. |
İyisi mi sorularıma cevap ver yoksa bu oteli yörüngeye oturtacağım. | Open Subtitles | يفضل أن تجيب على سؤالي و إلا سأفجر الفندق |
Kişisel sorulara cevap vermen gerektiğinin farkında mısın? | Open Subtitles | في الواقع, عليك أن تجيب على بعض الأسئلة الشخصية عن نفسك |
Yalan söylüyor. cevap vermeden önce tereddüt etti. | Open Subtitles | إنها تكذب ، فلقد ترددت قبل أن تجيب على السؤال |
Açman gerekiyor mu? | Open Subtitles | أيجب أن تجيب على هذا؟ |
Buna cevap vermelisin. | Open Subtitles | -تباً -يجب أن تجيب على هذا الاتصال |