| Tıpkı dediğin gibi, senin planın. Yani Gidip yeni bir araba bulmalısın. | Open Subtitles | لذا , عليك فقط أن تذهبي و تاتي لنا بعربة أخرى |
| Senin planın, yani, Gidip yeni bir araba bulmalısın. | Open Subtitles | العمل الخاص كما قلت أنت , خطتك لذا , عليك فقط أن تذهبي و تاتي لنا بعربة أخرى |
| Benim için ne derse desin. Gidip onu getirmelisin. | Open Subtitles | لا يهم ما يظنه بي، يجب أن تذهبي و تحضريه |
| Bak, sana Gidip bitirmek için ihtiyacım var bu kadar kısa zamanda iksir. | Open Subtitles | انظري ، أنا فقط أريدك أن تذهبي . و تنهي الجرعة بأسرع وقت ممكن |
| Artık bildiğine göre Gidip doğru olanı yapabilirsin. | Open Subtitles | بوسعكِ أن تذهبي و تقومي بذلك على النحو الصحيح |
| O ağacın arkasına Gidip saklanmanı istiyorum... tamam? | Open Subtitles | أريدك أن تذهبي و تختبئي وراء تلك الشجرة، إتفقنا؟ |
| Gidip diğerlerinin neler yaptığına baksan daha iyi olur. | Open Subtitles | ربما عليك أن تذهبي و تري مشاريع الآخرين |
| Gidip babana beni değil Angad'ı sevdiğini söyle. | Open Subtitles | أقول أن تذهبي و تخبري أباك.. |
| Onunla Gidip biraz vakit geçirsen iyi olur. | Open Subtitles | ربما يجب أن تذهبي و تقضي بعض الوقت معه. |
| Gidip onla konuşmalısın. | Open Subtitles | يجب أن تذهبي و تكلميه |
| Oraya Gidip Max'ın ev sahibine onunla çıkacağını söylemen lazım. | Open Subtitles | أريدك أن تذهبي و تخبري صاحب عقار (ماكس) أنّك ستخرجين معه. |
| Gidip, ona sorabilirsin. | Open Subtitles | يجب أن تذهبي و تسأليها بنفسكِ |
| Gidip, ona sorabilirsin. | Open Subtitles | يجب أن تذهبي و تسأليها بنفسكِ |
| Ama şimdi Gidip Linda'ya söylemen gerek. | Open Subtitles | ولكن أريدُكِ أن تذهبي و تُخبري (ليندا) الأن، |
| Ingrid, Gidip Jay'e endişelenmemesini söyle ve buraya gelmesine izin verme. | Open Subtitles | (أنغريد)، أريد منك أن تذهبي و تخبري (جاي) ألا ّيقلق، و إياك أن تدعيه يأتي إلى هنا |
| Gidip Joan ve Bernie ile eğlenmelisin. | Open Subtitles | لذا يجب أن تذهبي و تحظي بوقت ممتع مع (بيرني) و (جون) و... |