gerçek olamayacak kadar biraz iyi olabilen şeyler, ne demek istediğimi biliyorsun değil mi? | Open Subtitles | الأمور تبدو مثالية لدرجة لا يمكن أن تكون حقيقية أفهمت قصدي؟ |
İsa aşkına, bu ani yükselişin gerçek olamayacak kadar iyi olduğunu anlamamak için salak olmak gerekiyor. | Open Subtitles | سُحقاً، أن تكون أحمقاً بأن لا تظن نجاحاته الهائلة كانت جيدة للغاية أن تكون حقيقية. لكن الخيانة هي الخيانة |
O anlaşmanın gerçek olamayacak kadar iyi olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | كنت أعرف أن تلك الصفقة أفضل من أن تكون حقيقية. |
Tek sorun gerçek olamayacak kadar iyi bir teklif aldığımda Hemen kıllanırım. | Open Subtitles | ...أنه عندما يتم عرض صفقة علي أفضل من أن تكون حقيقية هذا لأنها كذبة |
Kendine bu anın nasıl gerçek olabileceğini soruyorsun. | Open Subtitles | وأنت تسأل نفسك كيف يمكن لهذه اللحظة أن تكون حقيقية |
Bana bir öykü anlattı gerçek olamayacak bir öykü. | Open Subtitles | لقد أخبرني بقصة لا يمكن أن تكون حقيقية |
Evet ama sen her zaman, "Kulağa gerçek olamayacak kadar hoş geliyorsa büyük ihtimal öyledir" dersin. | Open Subtitles | نعم، لَكنَّك تَقُولُ دائماً "لو أنها تَبْدو رائعة فمن المحتمل أن تكون حقيقية". |
Bazılarına göre gerçek olamayacak kadar güzel sayılır. | Open Subtitles | للبعض تصنف تحت بند "أفضل من أن تكون حقيقية" |
Açıkçası Tahiti gerçek olamayacak kadar güzel. | Open Subtitles | بصراحة، "تاهيتي" أجمل من أن تكون حقيقية. |
Açıkçası Tahiti gerçek olamayacak kadar güzel. | Open Subtitles | بصراحة، "تاهيتي" أجمل من أن تكون حقيقية. |
Bay Moon, gerçek olamayacak kadar iyi bir teklif duyarsam genellikle gerçek olamayacak kadar iyidir. | Open Subtitles | -سيد " يون " , إذا سمعت صفقةً أفضل من أن تكون حقيقية مقارنةً بلا شيء |
gerçek olamayacak kadar güzeldi. | Open Subtitles | كانت أجمل من أن تكون حقيقية |
Canavarlar gerçek olamayacak kadar büyük. | Open Subtitles | الوحوش أكبر من أن تكون حقيقية |