Ben hiç kimseyi öldürmedim özellikle de hayatımda daha önce hiç görmediğim birini. | Open Subtitles | لن أود قتل أحداً أبداً، خاصة شخصاً لم يسبق أن رأيته من قبل |
Senin görüp de benim görmediğim rüya kalmadı. | Open Subtitles | لم يوجد لديك حلم واحد إلا و سبق أن رأيته |
Ama sana şunu söyleyebilirim ki üç yıldır bu adam için çalışıyorum ve onu daha önce hiç bu kadar heyecanlı görmemiştim. | Open Subtitles | لكن سأخبرك بأمر , لقد قمت بالعمل .. مع هذا الرجل منذ 3 أعوام . و لم يسبق أن رأيته بهذا التحمس |
Onun için endişeleniyorum. Onu hiç böyle bir durumda görmemiştim. | Open Subtitles | أنا قلقة عليه ، لم يسبق أن رأيته بهذه الحالة |
Vay be. Şimdiye kadar gördüğüm en manyak lokanta. | Open Subtitles | إنه أكثر المطاعم جنوناً سبق أن رأيته |
Şimdiye kadar gördüğüm en güzel yer. | Open Subtitles | هذا أجمل مكان سبق و أن رأيته في حياتيّ. |
"Onu görür görmez kurduğum tüm hayallerin saçma olduğunu anladım." | Open Subtitles | بمجرد أن رأيته هناك صار كل ما حلمت به كالقاذورات |
Onu, iki yaşındayken çalışırken görmüştüm. O zamandan beri takip ederim. | Open Subtitles | أتابعه منذ أن رأيته مرة عندما كان بعمر سنتين |
Geçen gece kardeşinin yüzünün hiç görmediğim bir tarafını gördüm. | Open Subtitles | الليلة الماضية ، رأيت جانب من أخيك لم يسبق أن رأيته |
bana teşekkür etti ve daha önce görmediğim bir adamla ayrıldı | Open Subtitles | وقامت بشكري ، ومن ثمّ إتّجهت إلى رجل لم يسبق أن رأيته من قبل |
Bunu en son barmenlik okulundaki bir derste duymuştum, fakat gerçekleştiğini hiç görmemiştim. | Open Subtitles | سمعت عن ذلك في مدرسة سقاية الشراب ، لكن لم يسبق أن رأيته يحدث |
Ama onu tüm hayatım boyunca hiç bu kadar sinirli görmemiştim. | Open Subtitles | لكن لم يسبق لي أن رأيته بذلك الغضب طوال حياتي. |
Onu daha önce hiç korkarken görmemiştim, seni kaybetme korkusu hariç. | Open Subtitles | لم يسبق و أن رأيته يخشى أيّ شيء سوى الخوف من فقدانكِ. |
Bu şu ana kadar gördüğüm en iyi Kral Lear betimlemesi idi. | Open Subtitles | ذلك كان أفضل تصوير للملك (لير) سبق أن رأيته |
Onu görmek istedim. Onu zaten görmüştüm, ama o önceden... | Open Subtitles | لقد أردت رؤيته, أن رأيته فعلا ... ولكن كان قبل |
Onu ailesiyle pek çok kez dükkânda görmüştüm. | Open Subtitles | أود أن رأيته في مخزن حفنة من الأوقات مع الناس له. |