herkesin kendi düşüncesi uyarınca ibadet etme hakkı olduğuna inanıyoruz, fakat inanç özgürlüğü, insanların inanışlarını suiistimal etme hakkı vermez! | Open Subtitles | نحن نعتقد أن كل شخص لديه الحق في العبادة وفقا لضميره لكن حرية الدين ليست رخصة للاعتداء على إيمان الشعب |
Daha da kötüsü herkesin çözümün çok basit olduğunu söylemesi. | Open Subtitles | والأسوأ من ذلك أن كل شخص يخبرك أن الحل بسيط |
Toplumdaki herkesin haklar, fırsatlar ve kaynaklara erişim bakımından eşitliği hak etmeleri kavramıdır. | TED | إنها تعبر عن أن كل شخص في المجتمع يستحق حقوقًا عادلة وفرصًا والحق في الوصول للموارد |
Bunun nedeni Her insanın iki hayat yaşadığını öğrenmiş olmamda saklı. | Open Subtitles | الأمر أني تعلمتُ منذ زمن طويل أن كل شخص يعيش حياتين |
Anlıyorum, sonuçta bir Scotland Yard memuru olarak, aksi ispatlanana kadar herkesi suçlu olarak değerlendirmek görevinizin bir parçası. | Open Subtitles | أنا أتفهم أنه من واجباتك كضابط في شرطة سكوتلانديارد أن تأخذ بعين الإعتبار أن كل شخص متهم حتى تثبت براءته |
Buradaki neredeyse her bir kişi, bir şey kaydetmiş gibi gözüküyor. | TED | يبدوا أن كل شخص هنا قد سجل شيئاً. |
herkesin özel bir şeyleri var gibi görünüyordu. | TED | ويبدو أن كل شخص كان لديه شيء مميز يقدمه |
herkesin uzun ve sağlıklı yaşayacağını garanti edemeyiz. | TED | لا يمكننا أن نضمن أن كل شخص يعيش حياة طويلة وصحية. |
fakat onlar da sık sık bir hata yapar: Diğer herkesin de bilgili olduğunu düşünürler. | TED | ولكنهم غالبًا ما يخطئون خطأ آخر، فهم يفترضون أن كل شخص آخر هو واسع المعرفة أيضًا. |
Çünkü bu ortak alana herkesin katkıda bulunabileceğini | TED | لأننا نقول أن كل شخص يمكنه المساهمة بأشياء |
herkesin kendine özgü bir dil öğrenme yöntemi var gibi görünüyor ve hepimiz aynı sonuca ulaşarak birden çok dil akıcı konuşuyoruz. | TED | يبدو أن كل شخص يملك منهجًا فريدًا لتعلم اللغات، ومع ذلك نصل لنفس النتيجة ونتحدث عدة لغات بطلاقة. |
Sanırım herkesin haberinin bile olmadığı bir sürü dostu var. | Open Subtitles | أظن أن كل شخص لديه العديد من الأصدقاء ولا يعرفون عنه شيء |
herkesin hiç yoksa, bir iyi tarafı vardır. | Open Subtitles | أحسب أن كل شخص لديه على الأقل صفه واحده محدده. أجل. |
Sanıreım herkesin en az bir tane ödenmesi gereken bir borcu vardır. | Open Subtitles | أحسب أن كل شخص لديه على الأقل صفه واحده محدده. |
Hapishanede ilk öğrendiğiniz şey, herkesin suçsuz olduğudur. | Open Subtitles | كما ترى , أول شىء تتعلمة فى السجن أن كل شخص برىء |
Yüz Düşünce Okulu'nun tüm kitapları yakılacak bugünü eleştirmek için tarihi kullanan herkesin ailesi idam edilecek. | Open Subtitles | أن كل كتب المدارس المائة الفكرية ستُحرق و أن كل شخص يستخدم التاريخ لينتقد الحاضر |
Yani bu... Hayatla ilgili onca şey, herkesin birbirini sevmesi gerektiği filan. | Open Subtitles | كل تلك الأمور عن الحياة وكيف أن كل شخص عليه أن يحب الآخر |
Demek sahiden bu dünyadaki Her insanın içinde sanatçı ruhu olduğunu düşünüyorsun? | Open Subtitles | إذاً, أنت حقاً تؤمن أن كل شخص على هذا الكوكب لديه فنان في داخله |
Her insanın kendini iyi hissetmek için birşeye ihtiyacı olduğunu söylesem. | Open Subtitles | عندما أقول لكم .. أن كل شخص بحاجة لـ وسيلة للشعور بالمتعة |
Her insanın, hayatları boyunca 3 kez milyon dolarlık fikir yakaladığını söylerler. | Open Subtitles | يقولون أن كل شخص لديه ثلاثة ملايين فكرة في حياتهم |
Kurabiye vermekteki amacımızsa vakit ayıran herkesi ödüllendirmek. | Open Subtitles | الهدف من الكعك هو أن كل شخص ينبغي أن يكافئ على وقته |
Bu açıklıyor ki neden bu odadaki her bir kişi tamamen bir 'Apple' bilgisayar almaya razı. | TED | وهذا يفسر سبب أن كل شخص في هذه الغرفة مرتاحٌ تماما لشراء حاسوب من شركة " آبل ". |