Bazı insanlar savaşın öncelikli sebebinin bu olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | بعض الناس يقولون أن هذا هو سبب الحرب من البداية |
Hatta kazanın sebebinin bu olduğunu bile söylediler. | Open Subtitles | حتى أنهم قالوا أن هذا هو سبب الحادث |
Tekrar sete sızma girişimini bu yüzden yapmış olmalı. | Open Subtitles | وأنا متأكد أن هذا هو سبب اختراقه للبرنامج |
Tekrar sete sızma girişimini bu yüzden yapmış olmalı. | Open Subtitles | وأنا متأكد أن هذا هو سبب اختراقه للبرنامج |
Sanırım bu yüzden bunu sana yazıyorum. | Open Subtitles | و اظن أن هذا هو سبب كتابتي الرسالة لك |
Onun için buraya geldiğimden beri... | Open Subtitles | وبما أن هذا هو سبب وجودي هنا، فقد كنت أتساءل... |
JD: Bunlardan biri... biz bu hizmeti bir hesap takip etme konseptiyle başlattık, örnek olarak, insanların Twitter'a gelme sebebinin bu olduğunu düşünmüyorum. | TED | حسنًا، أحد الأشياء هي... أننا بدأنا الخدمة بمبدأ اتجاه الناس لمتابعة حساب ما، كمثال. ولكني لا أعتقد أن هذا هو سبب استخدام الناس لتويتر. |
Ziyaretinin sebebinin bu olduğunu düşünmüştüm. | Open Subtitles | أعتقدت أن هذا هو سبب زيارتك |
Sanırım bu yüzden bunu sana yazıyorum. | Open Subtitles | و اظن أن هذا هو سبب كتابتي الرسالة لك |
Ahmed bu yüzden bunu verdi kesin. | Open Subtitles | إذا كانَ لديك مكان لتكون فيه إذن إذهب من المحتمل أن هذا هو سبب إعطاء "أحمد" الشريط لنا |
Onun için buraya geldim. | Open Subtitles | أخمن أن هذا هو سبب قدومي |