Sorunlardan biri: Arapça'da Avrupalı bir gırtlağın çok fazla pratik yapmadan çıkaramayacağı bazı sesler var. | TED | إحداها كان أن هناك بعض الأصوات في العربية لا تستطيع حناجر الأوروبيين النطق بها بدون تدريب مكثف. |
Öğrencilerime bazı şeylerin olduğunu öğretirdim- bilirsiniz bilgisayarlar bazı konularda tam olarak iyi değildirler-- trafikte araba sürmek gibi şeylerde. | TED | أنا اعتدت ان اعلم الطلاب أن هناك بعض الأمور، كما تعلمون، أجهزة الكمبيوتر ليست جيدة فيها، مثل قيادة سيارة في الزحام. |
Ne var ki, bazı nöronlar prefrontal kortekse diğerlerinin olduğundan çok daha uzaktır. | TED | المشكلة أن هناك بعض الخلايا العصبية أبعدُ بكثير عن قشرة الفص الجبهي من غيرها |
Şimdi, belki farketmişsinizdir orada birkaç gözden kaçan insan var: takımın geri kalanı. | TED | الآن، ربما لاحظتم أن هناك بعض الناس غيرموجودين: بقية الفريق. |
Büyük ihtimalle mallar da vardır ama ben sana arka çıkarım, adamım. | Open Subtitles | من المحتمل أن هناك بعض الحمقى هناك لكن سأوقف بجانبك يا رجل. |
anne, baba ve çocuktan oluşan bir aile idi. Şimdi Orta Doğulu bir erkek olarak, Amerika da uçağın içindeyken kesinlikle söylememem gereken şeyler olduğunu biliyorum, değil mi? | TED | يتحدثون عن المقاعد. الآن , كرجل شرق أوسطي , أنا أعلم أن هناك بعض الأمور التي يجب أن لا أتحدث عنها في طائرة في أمريكا , أليس كذلك ؟ |
Bence bazı dersler var ve bence bizi de ilgilendiriyor. | TED | لذلك أعتقد أن هناك بعض الدروس، التي تنطبق علينا. |
Dikkatlı bakarsanız bazı kısımların renkli basıldığını, bazı alanların ise beyaz veya gri olduğunu fark edeceksiniz. | TED | الآن، إذا نظرتم عن كثب، ستلاحظون أن هناك بعض الأجزاء تمت طباعتها بالألوان، وبعض الأجزاء بالأبيض أو الرمادي. |
Sanırım bu konuda bazı rahatsız edici duygular var. | TED | أعتقد أن هناك بعض المشاعر الغير مريحة حول هذا. |
Yani, örneğin, hiçbirimiz muhtemelen hapise girmek istemez, ama hepimiz düşünüyoruz ki bazı insanlar hapise girmeli. | TED | حسنا. أعني ، على سبيل المثال لا أحد يريد أن يذهب إلى السجن لكننا نؤمن أن هناك بعض الناس الذين يجب أن يذهبوا إلى السجن. |
ve halen araya giren bazı şeyler olduğunu hissediyorum. | TED | أشعر أن هناك بعض الأشياء التي تعوق الطريق نحو ذلك. |
İtiraf edin, Albay, bir kanun adamı olarak ufak da olsa, şüphe uyandıran bazı pürüzler olduğunu siz de hissetmiyor musunuz? | Open Subtitles | بالله عليك , أيها العقيد كضابط قانون ألا تظن أن هناك بعض الشكوك ؟ |
İtiraf edin, Albay, bir kanun adamı olarak ufak da olsa, şüphe uyandıran bazı pürüzler olduğunu siz de hissetmiyor musunuz? | Open Subtitles | بالله عليك , أيها العقيد كضابط قانون ألا تظن أن هناك بعض الشكوك ؟ |
yeni gücün karşısında ciddi sorunlar var. | TED | أدَّعي أن هناك بعض التحديات الحقيقة فعلًا للقوة الحديثة في مرحلة النشأ هذه. |
İlginçtir ki bunun neden böyle olduğundan bahseden bir araştırma var ve adı da liyakat paradoksu. | TED | وكما تعرفون، من المشوق أن نعرف أن هناك بعض الأبحاث تتحدث عن سبب هذه الحالة و تسمى مفارقة التمييز. |
Elbette içinde pek hoş olmayan şeyler de var, ama genel olarak bilim insanları evrenin varlığının muhtemelen iyi bir şey olduğu konusunda hemfikirler. | TED | ومن المؤكد أن هناك بعض من العناصر الأقل إثارة للشهية، لكن على العموم، فقد اتفق العلماء على أن وجودها هو على الأرجح أمر جيد. |
Garanti ederim bunu sevimli bulacak bir sürü kız vardır. | Open Subtitles | أضمن لك أن هناك بعض الفتيات سيجدنه مثيراً |
Bilmiyorum. Elbette ki mantıklı bir açıklaması vardır. | Open Subtitles | لا أعلم، لا شكَ أن هناك بعض من الأمور الأستخباراتية وراء هذا |