Bu kahvehaneye ilk geldiğim akşam, ilsa'yla aranızda bir şey olduğunu anlamıştım. | Open Subtitles | أول مساء حضرت إلى المقهى، عرفت أن هناك شيئاً بينك وبين إلسا. |
İyi bir polis bir şey olduğunu bilirken hiçbir şey olmadığını kabul etmez. | Open Subtitles | الشرطي الجيد لا يقبل بوجود شيء ما عندما يعلم أن هناك شيئاً آخر |
İçgüdülerim aklında bir şey olduğunu fısıldadı ve eğer sakin kalıp ona yeterince zaman tanırsam ne olduğu ortaya çıkacaktı. | TED | إحساسي الداخلي أخبرني أن هناك شيئاً في بالها، وأنني إذا بقيت صامتةً وأعطيتها وقتاً كافياً، فسيخرج هذا الأمر. |
Sanırım sebebi şu; çünkü hepimiz oralarda bir şeyler olduğunu hissediyoruz. | TED | والآن أعتقد أن السبب هو آننا جميعاً نشعر أن هناك شيئاً ما يحدث هناك. |
Larry'de tehlikeli bir şeyler olduğunu biliyordu. Ben anlayamadım. | Open Subtitles | كانت ترى أن هناك شيئاً خطيراً بشأن لارى ولم أر أنا ذلك |
Ve senin için yapabileceğim başka bir şey varsa eğer... | Open Subtitles | و لو أن هناك شيئاً آخر بوسعي تقديمه سأقوم به |
Size söylediğim, o adada daha önce hiçbir beyaz adamın görmediği bir şey var. | Open Subtitles | أخبرك أن هناك شيئاً على هذه الجزيره لم يره رجلاً أبيض أبداً |
O isimsiz ihbar hakkında bir şeylerin yanlış olduğunu anlamalıydım. | Open Subtitles | كنت أعلم أن هناك شيئاً مريباً بشأن ذلك المتصل مجهول |
Bu kahvehaneye ilk geldiğim akşam, llsa'yla aranızda birşey olduğunu anlamıştım. | Open Subtitles | أول مساء حضرت إلى المقهى، عرفت أن هناك شيئاً بينك وبين إلسا. |
Senin için yapabileceğimiz birşeyler olmalı. | Open Subtitles | حسناً لابد أن هناك شيئاً نستطيع أن نفعله لك يا جون. |
Emin değilim, ama o evde korkunç bir şey olduğunu sanıyorum. | Open Subtitles | لست متأكداً لكن أعتقد أن هناك شيئاً مروعاً حصل في ذلك المنزل |
Bak, ben bir şey olduğunu düşünüyorum. Şey kötü, belki. | Open Subtitles | أترين ، أعتقد أن هناك شيئاً ما شيء شرير ، ربما |
Bir ay önce bana gelip donanmadaki kariyerini bitirebilecek bir şey olduğunu söyledi. | Open Subtitles | لقد جائت لي منذ شهر و قالت أن هناك شيئاً قد يدمر مهنتها بالبحرية |
Dönmek için bir şey olduğunu biliyor. Ama ne olduğunu hatırlayamıyor. | Open Subtitles | يعرف أن هناك شيئاً يجب أن يعود من أجله ، لكنه لا يتذكره |
Bir saniye için bile olsa orada başka bir şey olduğunu düşünseydim tüm bu zımbırtıları kapatıp oğlumun gitmesine izin verirdim. | Open Subtitles | إذا فكرت للحظة واحدة.. أن هناك شيئاً آخر، فسوف أغلق كل تلك الأجهزة عديمة الجدوى، |
İngiliz ordusunun kararını değiştirecek kadar önemli bir şey olduğunu mu söylüyorsun? | Open Subtitles | هل تعتقد أن هناك شيئاً قيماً بما فيه الكفاية كي يجعل البحرية البريطانية أن تنسى أن كِلانا قرصان؟ |
Hayatında asla benimle paylaşmadığın önemli bir şey olduğunu hep biliyordum. | Open Subtitles | لطالما أحسستُ أن هناك شيئاً هاماً في حياتكِ.. لكنكِ لم تخبريني به على الإطلاق. |
bir şeyler olduğunu biliyordun. Sadece inanmaya hazır değildin. | Open Subtitles | لقد كنت تعلم أن هناك شيئاً ما خطأ لكنك لم تكن مُستعداً لتصدق |
bir şeyler olduğunu biliyordun. Sadece inanmaya hazır değildin. | Open Subtitles | لقد كنت تعلم أن هناك شيئاً ما خطأ لكنك لم تكن مُستعداً لتصدق |
Gerçekten yanlış bir şeyler olduğunu farketmedikçe tabi. | Open Subtitles | إلا إذا علمتُ بالطبع أن هناك شيئاً ما خاطيء. |
Sanırım bir şeyi unutuyorsunuz. Ben Doktor'um. Yapabileceğim bir şey varsa, o da konuşmaktır. | Open Subtitles | أظن أنكم تنسون أنني الدكتور ولو أن هناك شيئاً أفعله، فهو الكلام |
Eğer bana söylemediğin bir şey varsa bunu şimdi duymam gerek. | Open Subtitles | لو أن هناك شيئاً ما لم تخبريني به، فأنا بحاجة لمساعه الآن |
Sanırım bu durumda yapılması gereken tek bir şey var. | Open Subtitles | فى هذه الحالة ، أعتقد أن هناك شيئاً واحداً لكى افعله |
Ve bende eve döndüğünüzde kurtarılacak bir şeylerin olmasını sağlayayım. | Open Subtitles | وأنا سأتأكد أن هناك شيئاً باقي لإنقاذه عندما تعودين للوطن |
Yaşlılar ona birşey olduğunu düşünüyorlar, birisi kaleyi içten fethetti. | Open Subtitles | الشيوخ يظنّون أن هناك شيئاً ما قد حصل له أن أحدهم قد استولى على القلعة من الدّاخل |
- Yolunda gitmeyen birşeyler olmalı. | Open Subtitles | من المؤكد أن هناك شيئاً خاطئاً لا . |