Hep yapabileceği bir şey olduğunu düşünürdü. | Open Subtitles | كان دائماً يعتقد أن هناك ما كان يستطيع فعله |
Endişelenecek bir şey olduğunu sanmıyorum. Latekse benziyor. | Open Subtitles | لا أعتقد أن هناك ما يدعو للقلق، يبدو مثل مطاط |
Telefonda konuştuğumuzda seni rahatsız eden bir şey olduğunu sezdim o yüzden bir uğrayayım dedim. | Open Subtitles | عندما تحدثنا بالهاتف أحسست أن هناك ما يزعجك، لذا... فكرت بأن أزورك فحسب... |
Çok samimiler. Arkadaşlıktan öte bir şey olduğu kesin. | Open Subtitles | هذا حميم للغايه, لابد أن هناك ما يتعدى حدود الصداقة في هذا |
Hiç sanmıyorum. Senin tersine, saat 13:00 diye bir şey olduğu benim aklıma bile gelmemişti. | Open Subtitles | لا أعتقد ذلك ، فأنا على عكسك لم أظن أبداً أن هناك ما يسمى بالساعة 13 |
Konuşacak bir şeyimiz olduğunu sanmıyorum beyefendi. | Open Subtitles | لا أتخيل أن هناك ما نتحدث عنه يا سيدي |
Konuşacak bir şeyimiz olduğunu sanmıyorum beyefendi. | Open Subtitles | لا أتخيل أن هناك ما نتحدث عنه يا سيدي |
Michael ne yaptığını biliyordur. Bir şey olmuş olacağından şüphe... | Open Subtitles | أعني أن(مايكل) كان يعرف ما يفعل جيداً، أشك أن هناك ما... |
Michael ne yaptığını biliyordur. Bir şey olmuş olacağından şüphe... | Open Subtitles | أعني أن(مايكل) كان يعرف ما يفعل جيداً، أشك أن هناك ما... |
Daha önce duymadığın bir şey olduğunu mu ima ettin? | Open Subtitles | أتعني أن هناك ما لم تسمع به؟ |
Kafasında Nate ile aramızda bir şey olduğunu kurdu. | Open Subtitles | لقد أقنع نفسه أن هناك ما يدور بيني (و بين (نايت |
Konuşmam gereken bir şey olduğunu sanmıyorum Jim. | Open Subtitles | لا أظن أن هناك ما أريد الحديث عنه "جيم" |
Endişelenecek bir şey olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أعتقد أن هناك ما سيقلقنا |
Ellie, canını sıkan bir şey olduğunu düşünüyor... | Open Subtitles | تظن "إيلي" أن هناك ما يزعجك |
Bana anlatmadığın bir şey olduğu çok açık. | Open Subtitles | من الواضح أن هناك ما تخفيه عني |