"أن هُناك" - Translation from Arabic to Turkish

    • olduğunu
        
    • var
        
    • bir
        
    • varmış
        
    • şeyler
        
    • olduğuna
        
    Öyle sanabilirsin ama buradaki durum bana yoksunluk krizi olduğunu söylüyor. Open Subtitles قد تعتقد هذا لكن كل شيء يخبرني أن هُناك شيء خاطيء
    Ama bana söylemediğin bir şeyler olduğunu biliyorum ve o şey her neyse, senin doğruyu kabullenmene engel olan şey ona güvenmiyorum. Open Subtitles لكن أعلم أن هُناك شيئ لا تُخبرني إياه وأيا كان هو ، فغريزتك هى ما تمنعك من الإعتراف به لا أثق به
    Sanırım, makyaj odasında biraz mum var, Peter. Open Subtitles . أعتقد أن هُناك بعض الشموع فى حجرة المكياج , يا بيتر
    Haftasonundaki cinsel aktiviteleriyle ilgili referanslar bile var. Open Subtitles حتّى أن هُناك إشارة عن نشاطها الجنسي في عطلة الإسبوع الّتي سبقت.
    Boşa giden bir şey yapmış gibi görünmüyor, saldırgan hiç tereddüt etmemiş. Open Subtitles لا يبدُو أن هُناك أي جُهدٍ ضَائع, لا تَردُد مِن جَانب الجَاني.
    Bayan Allison anons yaptı. Dışarıda bir çeşit serseri varmış. Open Subtitles . السيدة أليسون أعلنت أن هُناك مُتصيد أو شىء كهذا فى الخارج
    Cehennemde zorbalar için özel bir bölüm olduğunu biliyor muydun? Open Subtitles هل تعلمين أن هُناك قسم خاص فى الجحيم تم إعداده
    Bu yüzden, yaşaması için bu dünyada bir yer olduğunu düşünüyorum. Open Subtitles لذا أظنُ أن هُناك مكان له في هذا العالم ليعيش حياة كريمة.
    Anlamadığımız çok fazla şey olduğunu biliyoruz. Open Subtitles و نحنُ نعرف أن هُناك الكثير الذيّ لا نستطيع فهمهُ.
    17 ülkede 20 şehrin tam saldırı altında olduğunu tahmin ediyoruz. Open Subtitles نحنُ نُقدّر أن هُناك 20 مدينة و17 بلداً تتعرّض الآن لإجتياح كامل.
    Bunun bir strateji olduğunu, takviye güçlerle geri döneceğinizi ve bir planın olduğunu biliyorum. Open Subtitles أعلم أن هُناك خطّة أعلم أنّك ستعود ومعك الدعم. شيئ ما، أعلم أن هُناك خطّة.
    Eşinizi tanımıyorum, ama kimi kadınlar var, kocalarının iş yerlerine çok şahsi yaklaşırlar, anlatabildiysem. Open Subtitles أعني، أنا لا أعرفُ المرأَة، لكني أعرف أن هُناك بعض الزوجات تأخُذ مكتب زوجها على نحوٍ شخصيٍ جِداً، إذا فهمتَ قصدي
    İnanmazlar. Bak, orada onu korumak için, hükümetin bütün şubeleri var. Open Subtitles صدقنى , إنهم سوف لا يصدقوننى .لاحظ , أن هُناك فرعٌ كامل
    Ya da var mı? Open Subtitles و لا يوجد طريق للنظر إلى المُستقبَل أم أن هُناك طريقة ؟
    Yurdunuzda dönmenizi bekleyen birçok kişi var, prenses. Open Subtitles أنتِ تعرفين أن هُناك الكثير فى موطنكِ يُصلون من أجل عودتكِ يا أميرتي.
    Yani, onu ölü görmek isteyecek bir çok insan vardı. Open Subtitles الأمر الذي يعني أن هُناك الكثير من الأشخاص يودون قتلها
    Koca bölgede tek bir boş yer bile yok gibi görünüyor. Open Subtitles . لا يبدو أن هُناك مكان شاغر فى المنطقة بأكملها
    Sanki birinin ruhunu incitmek için uygun bir protokol varmış gibi konuşuyorsun. Open Subtitles أجل حسناً,كما أن هُناك بروتوكولات مقبوله لتحطيم روح أحدهم
    Eski notlarımı okuyorum ve aralarında bir bağlantı olduğuna inanıyorum efendim. Open Subtitles كُنت أقراً مذكراتي القديمة وأعتقد أن هُناك نمطاً، سيدي.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more