kör bir adam bile elmasların onun cebinde bulunduğunu görebilir. | TED | يمكن للرجل الأعمى أن يرى أن الماس ينتهي في جيبه. |
Akıl her şey değildir, bazen kalp daha derini görebilir. | Open Subtitles | إنّ العقل ليس كلّ شيء يُمكن للقلب أن يرى بشكل أعمق أحيـاناً |
Yolun sonundaki ışığı görmek Dee için her zaman zor oldu. | Open Subtitles | كان من الصعب عليه دائماً أن يرى النور فى نهاية الطريق. |
Dünya, müttefiklerin hala birlik olduğunu görmeli. | Open Subtitles | يجب أن يرى العالم أن الحلفاء لا يزالون يدا واحدة |
Eğer taşlar Daniel'ın söylediği gibi çalışıyorsa, General O'Neill Joe'nun hayatıyla ilgili ögeleri görmez miydi? | Open Subtitles | ألم يكن يجب على اللواء * أونيل * أن يرى عناصر من حياه * جو * ايضاً ؟ |
Hadi. - İzlemeni istiyor. Ne kadar yetenekli olduğunu görmesini istemez misin? | Open Subtitles | انه يريد أن يراه لماذا لا تريدين أن يرى كم أنتِ موهوبة؟ |
Başkalarının göremediğini yalnızca o görebiliyordu. | Open Subtitles | هو وحده كان يمكنه أن يرى ما لا يمكن للآخرين أن يروه |
Mac onun için deli olduğundan göremez. | Open Subtitles | إن ماك مجنــون بهـا . ولا يستطيع أن يرى ذلك |
Tobias kardeşin masasında silah görmeyi sevmediğini bilmiyor musun? - Artık biliyorsun. | Open Subtitles | ألا تعرف بأن الأخ توباياس لا يحب أن يرى مسدَسات على طاولته؟ |
Kimse kendi yüzünü bu kadar büyük görmeye alışık değil. | TED | لم يعتد أحد أن يرى وجهه بهذا الحجم الكبير. |
Sence bir adamın gözünün önündeki ihaneti görmemesi mümkün mü? | Open Subtitles | أمن المحتمل أن هذا الرجل لا يستطيع أن يرى تحدث أمام عينيه ؟ |
Ama bu durumun hallediliş şeklinin, olması gerekenden çok uzak olduğunu herkes görebilir. | Open Subtitles | يمكن لأى أحد أن يرى أن طريقة تعاملنا مع الموقف كانت أقل من المتوقع |
Fakat ilişkiniz temelde gelip geçici. Bunu herkes görebilir. | Open Subtitles | و لكن علاقتكما هوائية ، أى شخص يستطيع أن يرى ذلك |
Bunu herkes görebilir. Sen kapalı birisin. Muhtemelen karmaşıksın da. | Open Subtitles | بالتأكيد، أي شخص يمكنه أن يرى ذلك، تعرف أنت عميق، وربما معقّد |
Rupert Pumpkin adında bir adam geldi. Bay Langford'u görmek istiyor. | Open Subtitles | هناك رجل هنا إسمه روبرت بامبكين يريد أن يرى السيد لانجفورد |
Anlaşmaya gidip gitmeyeceğimi görmek istiyor. Bu bir sınav, değil mi? | Open Subtitles | يريد أن يرى إذا اعترفت بتهمة أقل إنه اختبار أليس كذلك؟ |
Ne olursa olsun, Konsey bu hologramı görmeli. | Open Subtitles | لا يهم ماذا سيحدث المجلس عليه أن يرى هذا الهولوجرام |
Kumu görür görmez ayakkabılarını çıkarırdı. | Open Subtitles | كان يخلع حذائه بمجرد أن يرى الرمال |
Beşinci Kol'un kızıma ne yaptığını tüm dünyanın görmesini istiyorum. | Open Subtitles | أريد للعالم كله أن يرى ما فعله الرتل الخامس بابنتي |
Başkalarının göremediğini yalnızca o görebiliyordu. | Open Subtitles | كان بإستطاعته هو وحده أن يرى ما لا يراه الآخرون.. |
Ah sevgi, gözleri bağlıyken bile, Nasıl da görür, yolunu seçer dilediğince. | Open Subtitles | من المؤسف أن يرى الحب الذي يتحسس الطيق سبيلا لتحققه دون أعين |
Tanrım, beni bu üniformayla görmemeli. | Open Subtitles | أوه، يا إلهي، لا يقدر أن يرى لي في هذا الزي. |
The Paradise'ın müşterilerle dolup taştığını görmesi lazım. | Open Subtitles | و أريده أن يرى الفردوس ممتليء جداً بالزبائن |
Yapımcıların büyük bir destek olduğunu görmelerini istiyorum, sıradan insanlar şovun devam etmesini istiyorlar. | Open Subtitles | أردتُ أن يرى منسقوا البرامِج أنَ هناكَ دعماً منقطعَ النظير طلبيةً شعبيَة لاستمرار البرنامَج |