| A.M.E. kilisesi bodrumunda gelen her güçlü zenciye para dağıtıyordum. | Open Subtitles | في قبو الكنيسة الأسقفية الميثودية السوداء أوزع الدولارات لكل زنجي قوي البنية يأتي. |
| Şehir meclisinde başladığında ben milletin bahçelerine tabela dikiyordum buz gibi havada broşür dağıtıyordum. | Open Subtitles | عندما بدأنا في المجلس البلدي، كنت أضع لافتات على معاشب الناس، كنت أوزع كراسات في البرد القارص |
| Noeldeyiz ve postaları dağıtıyordum... | Open Subtitles | إنها ليلة العيد و أنا كنت أوزع بعض |
| Bayanlar, el ilanlarını dağıtmam gerekli. | Open Subtitles | سيداتي يجب أن أوزع بعض النشرات الإعلانية |
| Pardon. Sizlere müdür değerlendirme formlarını dağıtmam lazımdı. | Open Subtitles | كان من المفترض أن أوزع عليكم استمارات تقييم المشرف |
| Her gün gazete dağıtmakla kalmıyorum. | Open Subtitles | أتعلم ، أنا لا أوزع الصحف كل يوم فقط إني اقرأها أيضاً |
| Bilmiyorum, ben sadece ilanları dağıtmakla görevlendirildim. | Open Subtitles | لا أدري أنا أوزع الإعلانات فحسب |
| Sayın yargıç, polisler beni tutukladığında Trafalgar Meydanı'nda oy hakkı ile ilgili broşür dağıtıyordum. | Open Subtitles | سيدي القاضي لقد كنت أوزع وجبات العشاء في ساحة فالجر عندما قام شرطيان بإعتقالي! |
| Burada, şeker dağıtıyordum. | Open Subtitles | كنت هنا، أوزع الحلوى |
| Lizzy'nin resimlerinin basılı olduğu el ilanlarını dağıtıyordum. | Open Subtitles | أنا كنتُ أوزع النشرات عليها صورة (ليزي) |
| Yarın dağıtmam gereken broşürler var. | Open Subtitles | يجب أن أوزع الإعلانات غداً |