"أوسبورن" - Translation from Arabic to Turkish

• Osborne
• Osbourne
• Osborn

Chloe beni Trish Osborne adlı kadını bulmam için tuttu.
كلوي وضفتني لإيجاد أمرأة تدعى تريش أوسبورن

- Bir haftadır Osborne'un peşindeyiz ama bir kere bile teslimat yapmadı, diyorum.
أقول أننا نلاحق أوسبورن منذ أسبوع، ولم ينقل أي معلومة طوال الوقت،

Osborne dün gece beni tehdit etmekle meşgul olduğu için kirli işlerini yapması için başka birini gönderdi bence.
أعتقد أن أوسبورن أرسل شخصاً آخر ليقوم بعمله القذر، لأن الرجل كان مشغولاً بتهديدي.

Hiçbirşey beni Norman Osbourne'u saf dışı bırakmak kadar memnun edemez.
لا شيء يسرني أكثر من فصل نورمان أوسبورن خارج العمل.

Gerek yoktu Mr. Osbourne teşekkürler, geldiğinize çok sevindik. -Harika gözüküyorsun
لماذا , شكرا لك سيد أوسبورن, نحن مسرورون جدا لمجيئك.

Zehir'in içinde olan kişi, biliyorsunuz, orada sıkışıp kalan Harry Osborn.
الشخص الذي بداخل فانم المحبوس كما تعلمون هناك هو هاري أوسبورن

Bu belgelerin yer aldığı flaş belleği yakın zamana kadar Osborne'un kullandığı kanaatindeyim.
التي أعتقد أنها كانت حتى وقت قريب، بملكية أوسبورن.

Grayden Osborne'un ofisine ve evine baskın yapıp her türlü iletişim aracına el koyacaklar.
بمداهمة مكتب ومنزل غرايدن أوسبورن ويسحبوا كل السجلات التي تخصه.

Artık herkes Osborne'un köstebek olduğunu düşünüyor.
والآن، الجميع يعتقد أن أوسبورن هو الخائن.

Bugün eski CIA başkanı Grayden Osborne'un dış düşmanlarımıza bir takım gizli bilgiler sattığı iddialarının doğruluğunu teyit edebilirim.
اليوم يمكنني أن أؤكد أن مدير السي آي إيه السابق غرايدن أوسبورن كان مسؤولاً عن تسريب معلومات سرية

Grayden Osborne'un vatanına ihanet ettiği için intihar ettiğinden yüzde yüz emin olana dek araştırmaya devam edeceğiz.
لا نتوقف حتى نتأكد ٪١٠٠ أن غرايدن أوسبورن انتحر لأنه خان وطنه.

Flaş belleği almak için Wendy'yi öldüren kişi Osborne değildi yani.
أوسبورن لم يقتل ويندي لكي يأخذ الملفات. ما يعني أنه لم يكن الخائن،

Hayır, Osborne köstebekti çünkü başkan ulusal televizyona çıkıp köstebek olduğunu söyledi.
-لا. أوسبورن كان خائناً، لأن الرئيس ظهر مباشرة على التلفاز وقال ذلك.

Osborne'a suç atıldığını söylediğinde neden bu kadar sinirlendiğini bu açıklar.
هذا يبرر غضبه حين أخبرته أن أوسبورن بريء.

Ama Grayden Osborne'un da köstebek olduğunu biliyorduk, ve yanılmıştık.
لكننا ظننا أن أوسبورن هو الخائن، وكنا مخطئين.

Mj seni babamla tanıştırayım, Norman Osbourne.
إم جي , أقدم لكي أبي, نورمان أوسبورن.

Mike Damone Ozzy Osbourne biletlerini kara borsada satarken yakalandı. Artık 7-11'de çalışıyor.
(مايك دامون) تمّ القبضُ عليه للتلاعب ببيع تذاكر"أوزي أوسبورن" الآن يعملُ بـ"11-7".

-Bay Osbourne.
السّيد أوسبورن.

Dr. Osbourne, lütfen.
الدّكتور أوسبورن, رجاء.

Gece 02.30'da, Whitechapel Yolu ve Osborn Sokağı arasındaki bakkalın dışında Emily Holland, Polly'le buluşuyor.
ايميلي هولاند سيقابل بوللي في تمام 2: 30 صباحا خارج البقالة على طريق وايتشابيل وشارع أوسبورن.

Bana çocukmuşum gibi davranma, Osborn! Çok yaklaştım.
لا تعاملني كالطفل أوسبورن , كدت أنتهي