| Ben anlaşmanın bana düşen kısmını yerine getirdim. Sen de kendininkini kabullenmeye başlasan iyi edersin. | Open Subtitles | أوفيت بتعهّدي من اتّفاقنا، أقترح أن تبدأ تنفيذ تعهّدك. |
| Dostum, orduya yazılıp anlaşmada payıma düşen kısmı yerine getirdim. | Open Subtitles | وافقت على الإنخراط في الجيش، وقد أوفيت لك بالتزامي. |
| Şimdi zannedersem bu anlaşmanın bana düşen tarafını sonlandırıyor. | Open Subtitles | أظنني هكذا أوفيت بشطري من اتّفاقنا. |
| Ronan karım Ovette ve kızım Camaria'yı öldürdü. | Open Subtitles | (رونان) ذبح زوجتي (أوفيت) وإبنتي، (كامريا) |
| Köydeki herkes dans edip duruyordu. Tek bir kadın hariç. Biricik Ovette'm. | Open Subtitles | هبَّ كل أهل القرية للرقص، عدا امرأة واحدة، حبيبتي (أوفيت). |
| O aptala burada meydan okudum. Ben sözümü tuttum. Geldim. | Open Subtitles | هنا عقدت الرهان مع ذلك الأبله و أنا أوفيت بوعدي و ها قد عدت |
| Şimdi zannedersem bu anlaşmanın bana düşen tarafını sonlandırıyor. | Open Subtitles | أظنني هكذا أوفيت بشطري من اتّفاقنا. |
| Ben anlaşmamızın bana düşen tarafını yerine getirdim. | Open Subtitles | إنّي أوفيت بالتزامي من اتّفاقنا. |
| Anlaşmanın bana düşen kısmını yerine getirdim. | Open Subtitles | لقد أوفيت بدوري من الأتفاق; |
| Anlaşmanın üzerime düşen kısmını gerçekleştirdim. | Open Subtitles | أوفيت بجزئي من الصفقة |
| Benim Ovette'im. | Open Subtitles | بلدي أوفيت. |
| Ve şimdi sözümü tutmam için iyi bir anlaşma yapmalıyız. | Open Subtitles | بما أنّي أوفيت بوعدي فعلينا أنْ نبرم صفقة |
| sözümü tutabildiğim ve bugüne şahitlik etmek adına hala hayatta olduğum için Tanrı'ya ve meleklerine şükranlarımı sunarım. | Open Subtitles | وأشكر الرب وملائكته على أنني أوفيت بكلمتي وعلى أنني ما زلت حياً لأشهد هذا اليوم |