Ve böylece Pittsburg'da Olson Zaltman adından bir şirket buldum. | TED | ولذا فإنني وجدت شركة تدعى أولسون زلتمان في بتسبرغ. |
Dünyanın balık avlama bölgelerinin kaybolmasını belgelemek için sualtı fotoğrafçıcı Brian Skerry ve foto muhabiri Randy Olson ile birleştik. | TED | لقد كونّا فريقاً تحت الماء مع المصور براين سكيري والمصور الصحفي راندي أولسون لتوثيق إستنزاف مصائد الأسماك في العالم. |
Bay Cole bunu uzun yıllardır yapıyor, Bay Olson. | Open Subtitles | السيد: كول كان يعمل ذلك لفترة طويلة سيد: أولسون |
"Sevgili Mr. Olsen, İş güvenliği konusundaki kaygılarınıza sempati duyuyorum. | Open Subtitles | عزيزي سيد أولسون أتعاطف مع قضية أمن عملك أعدك أني لن أتجاهل الموضوع |
Karaya geri dönersek, Randy Olson Afrika'da fileto yapılmış balık artıklarının yerli halka satılıp, filetoların Avrupa'ya gönderildiği bir balık pazarını fotoğrafladı. | TED | رجوعاَ إلى الأرض، صوّر راندي أولسون سوق مخلفات السمك في أفريقيا، حيث بقايا الأسماك المقطعة يتم بيعها للسكان المحليين، والتي تكون أجزاؤها الرئيسية قد أرسلت إلى أوروبا. |
Olson'un annesi bir haneye tecavüz olayında çok kötü yaralanmış. | Open Subtitles | أؤذيت أمّ (أولسون) بشدّة في عملية سرقة وتعدّي على منزل |
Peki, Bay Olson, Annenize saldıran adam dün gece öldürüldü. | Open Subtitles | إذاً، سيّد (أولسون) الرجل الذي اعتدى على أمّك هوجم بالأمس |
- Şerif! - Günaydın, Bay Olson. | Open Subtitles | ..مارشال صباح الخير، سيد أولسون |
Bay Olson burayı kızı ve damadı için inşa ettiriyordu. | Open Subtitles | حسناً، السيد: أولسون ...بناه لبنته وزوجها |
Olson, Bragg'in İngiltereden satın aldığını söylüyor. | Open Subtitles | أولسون تقول أن براغ إشتراه من إنجلترا |
Bragg, Olson ve tayfasını parmağında oynatıyor. | Open Subtitles | وبراغ لديه أولسون يديرها حيث يشاء |
Örnek, Eric Ryan Olson'a ait. | Open Subtitles | لذا وجدنا تطابقا بإسم إيريك ريان أولسون |
Jessica Olson denen bu kızdan bahsediyoruz. | Open Subtitles | نحن نتحدث عن هذه الفتاة. جيسيكا أولسون. |
- James Olson cinayetiyle ilgili bir konuda yardımcı olabilirsin belki bana. | Open Subtitles | أعتقد أنك ستتمكن من توضيح بعض الـأمور لى، بخصوص مقتل (جيمس أولسون). |
- DCI Eastwood, Olson'ın zaman aralığında seni otel odanda ziyaret ettiğini söylemişti. | Open Subtitles | ولم يعتبر كبير مفتشي مباحث (ايستوود) أن زيارة (أولسون) لكِ بالفندق أمر هام |
Randy Olson'dan Kongo Demokratik Cumhuriyeti'ndeki Pigme'ler. | TED | البجميز (الأقزام) في الـ دي آر سي بواسطة راندي أولسون |
Jack, Olson'un dosyalarını çözdük. | Open Subtitles | جاك، نحن داخل ملفات أولسون |
Sadece James Olsen'ın çözebileceği bir acil durum var. Ayvayı yedik. | Open Subtitles | {\pos(190,230)}معذرةً، لديّ حالة طائرة لا يمكن إلا لـ (جيمي أولسون) حلها |
James Olsen ve siyah bir taksi arasındaki fark nedir? | Open Subtitles | (ما الفرق بين (جيمس أولسون وسيارة آجرة سوداء؟ |
Olsson, koyunlarından sekizini sakatlanmış ve öldürülmüş hâlde buldu. | Open Subtitles | أكتشف أولسون ثمان من الخِراف تم قتلها |
İyi geceler. Ben Stella Oleson. Barrow'dan kurtulan biriyim. | Open Subtitles | مساء الخير، أنا (ستيلا أولسون) إحدى النّاجين من (بارو) |
- İyi günler Bayan Ohlsson. İsveççe konuşuyorsunuz! | Open Subtitles | أنت لاتتحدث السويدية نهارك سعيد أنسة فركن أولسون. |