Fakat son katılımın hakkında endişelendim, Ya da bir nedenle yokluğundan. | Open Subtitles | لكني قلقة بالتحديد على حضورك مؤخراً أو بالأحرى على عدم حضورك |
Evet onunla uçtuk Ya da en azından denedik. | TED | ونحن بصدد التحليق خلاله، أو بالأحرى نحاول القيام بذلك. |
Şuna yürekten inanıyorum: bizler yaratıcılık özelliğimize yönelik değil, aksi yönde büyüyoruz. Ya da Daha doğrusu, ondan uzaklaştırılacak şekilde eğitiliyoruz. | TED | أنا أؤمن بهذا بشغف أننا لا ننمو إلى الإبداع بل ننمو لنخرج منه، أو بالأحرى نتعلم لنخرج منه. |
Bu 2000 ölüm, Daha doğrusu bu yaşamlar bize neler öğretti? | TED | ماذا علمتنا هذه الوفيات الألفين أو بالأحرى هذه الحيوات؟ |
Ailemize bakabilmemiz için Daha doğrusu çocuklarımızın bize bakmalarına yardım etmeleri için bu robotları kullanmamız çok sürmeyecek. | TED | لا أظن أنه سننتظر كثيراً حتى نستخدم الآليين في رعاية الآباء، أو بالأحرى مساعدة أطفالنا في رعايتنا. |
Bu kızı yola çarpılma ihtimaline karşı mı... küçük boyla göndermek istiyorsun Yoksa, birine çarpar diye mi öyle? | Open Subtitles | تريد أن تجعلها تقول السيارة يجب أن يكون معها كتلة في حالة دُهست أو بالأحرى دهست أحد، أليس كذلك؟ |
Ya da ben de bilmiyorum demek isterdim ama biliyorum. | Open Subtitles | أو بالأحرى ، أقول أني لا اعرف وفي الحقيقة أني اعرف |
Ayakta bekliyordu Ya da diz çöktüğünü söylesem yanlış olmaz Ya da Daha doğrusu korkudan şurada büzülmüştü. | Open Subtitles | كان واقفاً , أو يمكننى القول راكعاً أو بالأحرى راقداً , هنا |
Louvre dünkü haber, Ya da bu sabahın. | Open Subtitles | إن اللوفر أصبح من أخبار الأمس أو بالأحرى من أخبار هذا الصباح |
Siyah-beyaz değil, sadece siyahtı. Ya da Daha doğrusu, gri. | Open Subtitles | لم تكن بيضاء وسوداء لقد كانت سوداء فقط أو بالأحرى هي رمادية |
Onun maceralarını seven milyonlardan biriyseniz Ya da talihsizliklerini mi demeliyim desteğinizi göstermenin vaktidir. | Open Subtitles | وإن كنت أحد الملايين التيتستمتعبمغامراته.. أو بالأحرى شقائه، فيجب أن تظهروا دعمكم |
Ya da öldürülüyordum. Üstelik hiç de usulca değil. | Open Subtitles | أو بالأحرى كنت مقتولا وليس بهذه النعومة أيضا |
Ya da daha çok, vicdanı el vermemeye başladı ve çıkmak istedi. | Open Subtitles | أو بالأحرى أنّبها ضميرها وأرادت أن تنسحب |
Bir tenis kortu vardı, Daha doğrusu bir tenis kortunun hayaleti, çizgileri silinmiş ve filesi parçalanmıştı. | Open Subtitles | كان هناك ملعب تنس أو بالأحرى شبح لملعب تنس بعلامات أرضيه باهتة وشبكة متدلية |
Tenisi bıraktım, Daha doğrusu tenis beni bıraktı. | Open Subtitles | . أو بالأحرى ، التنس تخلى عني على الشخص أن يكسب وقته |
Çağlar boyunca pek çok insan gibi, doğaüstü şeyler, Daha doğrusu... doğaüstü şeylerin olma olasılığı, beni de çekti. | Open Subtitles | مثل العديد من الناس خلال الاجيال أنا فتنت بعالم ما وراء الطبيعة أو بالأحرى إمكانية عالم ماوراء الطبيعة |
Daha doğrusu, ocak ayında Tokyo'da çektiğim film görüntülerini hatırladım. | Open Subtitles | أو بالأحرى أتذكر الصور التي صورتها في طوكيو في شهر يناير |
Yoksa kuyruğunu bacaklarının arasına sıkıştırıp eve gitmeyi mi tercih edersin? | Open Subtitles | أو بالأحرى هل رئيس المنزل سيوبخك؟ |
Sığırları, kamyondan toprağa, Veya topraktan kamyona, rampa olmadan atlamak zorunda bırakıyorlar. | Open Subtitles | انهم يقودون، أو بالأحرى يجبرون، الماشية أسفل الجسور من والى الشاحنات دون سلالم، |