Gururu yüzünden dünyanın en kötü mağlubiyetlerinden birini alacağını düşündüler o hiç vazgeçmeyecek ve o ringde yok edilecekti. | Open Subtitles | إنهم يعتقدون أنه مع اعتزازه سيعتبر واحدا من الضرب أسوأ من أي وقت مضى في العالم وانه لن يستسلم. |
Bunun anlamı insanlık tarihinden öncesine göre ... ...günümüzde hiç olmadığı kadar bol yiyeceğe sahibiz. | TED | وهذا يعني أن لدينا الآن المزيد من المواد الغذائية المتوفرة أكثر من أي وقت مضى في تاريخ البشريّة. |
Tüm hayatın boyunca hiç çalıştın mı sen? | Open Subtitles | وقد كنت عملت في أي وقت مضى في حياتك بأكملها؟ |
hiç hadım bir öküzden süt almayı denedin mi? | Open Subtitles | أنت من أي وقت مضى في محاولة لحلب انزلاقية؟ |
Çıkmaya başladığımızdan beri, kendimi hiç olmadığım kadar... rahatsız, güvensiz, huzursuz ve fiziksel olarak hasta... hissediyorum. | Open Subtitles | منذ كنّا سوية بدوت أكثر إنزعاجا , في المكان غير الملائم محرج و مريض جسديا اكثر من أي وقت مضى في حياتي |
Çıkmaya başladığımızdan beri, kendimi hiç olmadığım kadar... rahatsız, güvensiz, huzursuz ve fiziksel olarak hasta... hissediyorum. | Open Subtitles | منذ كنّا سوية في المكان غير الملائم محرج و مريض جسديا اكثر من أي وقت مضى في حياتي |
Hayatımda hiç bu kadar mutlu olmamıştım. | Open Subtitles | أنا في غاية السعادة أكثر من أي وقت مضى في حياتي كلها |
Altı yıldır çocukları almaya hiç geç kaldım mı? | Open Subtitles | و أنا في أي وقت مضى في وقت متأخر لبيك اب في ست سنوات ؟ |
Ne de sana hiç aşık oldu. | Open Subtitles | كما أنها كانت في أي وقت مضى في الحب معك. |
hiç Serseriler adasında bulundun mu? | Open Subtitles | اه، كنت من أي وقت مضى في جزيرة المنبوذين؟ |
hiç okyanusa bakıp ne kadar küçük ve önemsiz olduğunu düşündün mü? | Open Subtitles | أنت تنظر من أي وقت مضى في المحيط ونفكر كيف صغيرة وتافهة أنت؟ |
Bu adamda ne bulduğunu hiç anlamıyorum, Jane. | Open Subtitles | لا أعرف ما هو عليه كنت ترى أي وقت مضى في هذا الرجل، جين. |
Herkes hiç bu tüm dünyada sevilen inceliyordum gitti. | Open Subtitles | ذهب الجميع لقد أحببت من أي وقت مضى في هذا العالم بأسره. |
(Kahkahalar) Görüntülerle konuşmak en iyisi olur diye düşündüm. Bu yüzden bir "Kirli İşler" çekiminde hiç yapmadığım bir şey yapıyorum, hiç bir zaman. | TED | ضحك أعتقد أنه من الأفضل التحدث عبر الصور. لذالك، أنا أفعل شيئاً لم يسبق لي القيام بهذا شيء أي وقت مضى في تصوير الوظائف القذرة، مطلقاً. |
Daha önce hiç bu kadar iyi hissetmemiştim. | Open Subtitles | أشعر أفضل من أي وقت مضى في حياتي كلها |
hiç aşık oldun mu? | Open Subtitles | هل سقطت من أي وقت مضى في الحب؟ |
Sana sert yumruk dediğimi hiç hatırlamıyorum. | Open Subtitles | أنا دون أبوس]؛ ر تذكر من أي وقت مضى في الواقع يدعو لك "بيسبول". |
Roma, tarihinin en yoğun kar yağışına gördü. | TED | شهدت روما أحد تساقط الثلج بغزارة أكثر من أي وقت مضى في التاريخ. |
Çocuk ölümleri tarihin en düşük seviyelerine geriledi. | TED | معدل وفيات الأطفال إنخفض أكثر من أي وقت مضى في التاريخ. |
Aletlerle ölçülmüş en sıcak 15 yılın 14'ü bu genç yüzyılda. | TED | تم قياس وبأجهزة 14 عاماً من أصل 15 عاماً الأكثر حرارةً من أي وقت مضى في هذا القرن اليافع. |