"أُدركُ" - Translation from Arabic to Turkish

    • farkındayım
        
    • anlamamı
        
    • fark ettim
        
    • fark etmemi
        
    David çok canlı görünmediğimin farkındayım fakat beni gördüğüne memnun olduğunu düşünüyorum. Open Subtitles أُدركُ بأنّني لا أَبْدو وسيماً جداً يا ديفيد لَكنِّي إعتقدتُ بأنّك سَتَكُونُ مسروراً لرُؤيتي
    Yani, her ikinizin de benzer DNA'yı paylaştığınızın farkındayım. Ama o Billy'nin. Open Subtitles أُدركُ بأنّك تَشتركُ في دي إن أي مماثل، لَكنَّه بيلي.
    farkındayım. Normalde diğer hattan dinlerdim ama bu önemli. Open Subtitles أُدركُ ذلك وعادة ما أَستمعُ على الخَطِّ الآخرِ
    Böyle dışarıda olmak, Televizyonsuz yada dergisiz... insanların 500 yıl önce nasıl hissettiklerini anlamamı sağladı. Open Subtitles أنْ يَكُونَ خارج هنا مثل هذا، بدون أيّ تلفزيون، أَو مجلات يَجْعلونَني أُدركُ كَمْ ناس قبل 500 سنةً لا بدَّ وأنْ شَعرَ.
    Çünkü kendimi baltaladığımı fark ettim. Open Subtitles لأن جَعلَني أُدركُ بأنّني كُنْتُ أُخرّبُ نفسي ثانيةً.
    Tüm bu çile, ummadığım bir şeyi fark etmemi sağladı. Open Subtitles تَعْرفُ، هذه المحنةِ الكاملةِ جَعلَني أُدركُ شيءاً بأنّني لَمْ أُتوقّعْ.
    Az gelişmiş asi toplumumuzun kusursuz olmadığının farkındayım ama doğru yolda atılmış bir adımız. Open Subtitles أُدركُ بأنّ مجتمعَنا الثائرَ المتخلفَ بعيد عن المثالية لكنة ياخذ خطوة فى الاتجاة الصحيح
    Bunu farkındayım; ama güzel olabilmek için, herşeyi de yapmaya hazırım. Open Subtitles أُدركُ ذلك. أُريدُ أَنْ مهما كلّف الأمر لِكي أكُونَ جميلَ.
    farkındayım ve aynı zamanda bizden geçtiğinin de farkındayım. Open Subtitles أُدركُ ذلك، وأنا أيضاً أدركْ بأنّنا إنتهينا لكننا نَعِيشُ في نفس البلدةِ الصغيرةِ
    Kırkın antika demek olduğunun farkındayım, ama yine de, bu belki de bir maliyet meselesidir. Open Subtitles أُدركُ 40 قديمُ، لَكنَّه a كلّفَ شيءاً. وَضعوا تركيبَ أكثرَ عليها.
    Zor bir durum olduğunun farkındayım ama iş birliği yaparsak herkesi evine mutlu yollarız. Open Subtitles الآن، يَستمعُ، أُدركُ بأنّ هذه a حالة صعبة جداً، لكن إذا كلنا نَتعاونُ، نحن يُمْكِنُ أَنْ نُرسلَ بيتَ كُلّ شخصِ سعيدِ.
    Tom jones'un geç kaldığının farkındayım, ve bir duyurum var. Open Subtitles أُدركُ tom جونز متأخراً، و عِنْدي إعلانُ للجَعْل.
    Komutanım, stargate'i Kuzey Buz Denizi'nden çıkarmak imkansız olmasa da çok zor olabilir, bunun farkındayım. Open Subtitles سيدى، أُدركُ بأنّه قَدْ يَكُون صعبَ إذا لمْ يكن مستحيل، إسْتِعْاَدة * بوابه النجوم * مِنْ قاعِ المحيط المتجمد الشمالي
    - Evet, farkındayım. Open Subtitles بخصوص الإشاراتِ القديمةِ، صحيح مايك؟ - أُدركُ ذلك.
    Çok aptalca geldiğinin farkındayım. Open Subtitles أنا أُدركُ بأن الامر يبدو غبياً تماماً
    Şok geçirdiğinin farkındayım. Open Subtitles - أُدركُ أن هذا لابد أن يكون صدمة بالنسبة لك -
    Kurbanın farkındayım. Open Subtitles أنا أُدركُ وجودَ الضَحيّة
    Artık bunun farkındayım. Open Subtitles أُدركُ الذي الآن.
    Benim onun için yaratıldığımı anlamamı sağladı. Open Subtitles جَعلَني أُدركُ ذلك بأنني خلقت لَه...
    Son zamanlarda bu satırları sizler için olduğu kadar kendim için de yazdığımı fark ettim. Open Subtitles مؤخراً، كما أَكْتبُ هذه، أُدركُ هم نفس قدر لي بينما هم لَك.
    Timmy daha önce sana karşı anne olamadığımı fark etmemi sağladı. Open Subtitles تيمي جَعلَني أُدركُ ذلك أنا ما كُنْتُ الأمّ كبيرةً إليك.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more