Kurban, kovuşturma açmayı reddetmiş. suçlamalar düşmüş. | Open Subtitles | ، رفضت الضحيّة المتابعة . و على ذلك أُسقطت التهم |
Burada, başkentte. İkisinde de dava düşmüş. | Open Subtitles | هنا في العاصمة، وكلا القضيتين أُسقطت. |
- Saldırıda mı düşmüş dersin? | Open Subtitles | تعتقد إنّها أُسقطت أثناء الهجوم؟ |
O suçlamalar düşürüldü. Ayrıca da çok uzun zaman önceydi. | Open Subtitles | لقد أُسقطت تلك التهم، وأيضاً، كان ذلك قبل وقت طويل. |
- Asılmakla yırtarsa şanslı. - Uçağı vurularak düşürüldü. | Open Subtitles | إنه محظوط لو كان هذا كل شيء طائرته أُسقطت |
Bütün bu suçlamalar düşürüldü. | Open Subtitles | كل تلك التهم قد أُسقطت. |
BÜTÜN suçlamalar DÜŞTÜ AMA LİSEDEN MEZUN OLANA KADAR ZİHİNSEL ENGELLİ | Open Subtitles | أُسقطت التهم و لكنه أُجبر على ركوب حافلة المعاقين |
Çinlilerin uçağı vuruldu ve dağlık alandaki Gazak denen bir cehennem çukuruna düşmüş. | Open Subtitles | الطائره الصينيه التي أُسقطت بالجبال بالقرب من -الجحيم المسمى "جازيك" |
Bütün suçlamalar düşmüş. | Open Subtitles | أُسقطت جميع التهم! |
O suçlama düşürüldü. | Open Subtitles | ثم أُسقطت التهمة |
- Daha sonra aklandı. - Hayır, davası düşürüldü. | Open Subtitles | ولكن تمت تبرئته- لا، بل أُسقطت القضية- |
suçlamalar düşürüldü. Yeni kanıt bulundu. | Open Subtitles | أُسقطت التهم، هناك أدلة جديدة |
suçlamalar düştüğü için. | Open Subtitles | لأن التُهم أُسقطت. |