Birisini vay be derecesinde etkilemek istiyorsan burası kesin işe yarar. | Open Subtitles | حسنًا إن أردت إبهار أحدهم بشئ رائع هذا هو سبيلكَ لهذا |
Amacımızın insanları etkilemek olduğunu sanıyordum. | Open Subtitles | حسن، اعتقدت أن الفكرة كانت إبهار الناس كيف لي أن أبهر الناس |
Aileni etkilemek için niye uğraştığımı... bile bilmiyorum. | Open Subtitles | أنـا حتى لاأعلم لماذا أتعنى في محاولة إبهار عائلتكَ بعد الآن |
Ah, senin gibi kızları etkilemeye çalışmayı uzun zaman önce bıraktım. | Open Subtitles | أوه، لقد توقفت عن محاولة إبهار الفتيات مثلكِ منذ فترة طويلة. |
Bir zamanlar güzel filmdi. En son dört yaşında bir çocuğu etkilemeye çalışmıştım. | Open Subtitles | كان شريط جيّد قد امتلكته، هذه آخر مرة أحاول إبهار فتى صغير |
Uzun hikaye. Bazı kızları etkilemeye çalışıyorduk ama sonra işler karıştı. | Open Subtitles | إنها قصة طويلة ، كنا نحاول إبهار بعض الفتيات وخرج الأمر عن سيطرتنا |
Eğer, bir Hint ailesini etkilemek istersen onların sevdikleri şeyleri önemsemelisin. | Open Subtitles | أتعلم، إذا كنت يومآ تريد إبهار عائلة هندية ينبغى أن تتحدث عن الأشياء التى تحبها حقآ |
Sen bu daireyi etrafındaki insanları etkilemek için aldın. | Open Subtitles | اشتريت هذه الشقَّة من أجل إبهار الناس بمنزلك الباهظ |
Bütün yaz burada değildin, şimdi birden manken sevgilini etkilemek için dünyanın en iyi babası mı olacaksın? | Open Subtitles | لم تكن هنا طوال الصيف، والأن وفجأة صرت الأب الأكثر روعة بالعالم، محاولاً إبهار صديقتك اللامعة. |
- Neden? Şartlı tahliye kurulunu etkilemek istemiyor musun? | Open Subtitles | ألاتريدين إبهار أعضاء إطلاق سراحكِ المشروط؟ |
Ama Jules, bizim ilişkimiz başka insanları etkilemek amaçlı bir şey değil ki. | Open Subtitles | لكن جولز , علاقتنا ليست من أجل إبهار الآخرين |
O konseri büyük yatırımcını etkilemek için düzenledin. | Open Subtitles | لأنيّ أقمت ذلك الحفل ؟ أترين، أنا أعلم أنّكِ أقمت ذاك الحفل الصغير لأنّك كنت تحاولين إبهار مُستثمرك الكبير ذاك |
Patronunun karısını etkilemek için maaşını uzattığını biliyorum. | Open Subtitles | أعلم أنّك تحاول توسيع دخلك على حين تحاول إبهار زوجة رب عملك. |
Kitap getirmiş çünkü o erken gelmiş, ayrıca buluşacağı adamı etkilemeye çalışıyor. | Open Subtitles | أحضرت الكتاب لأنها جاءت مبكرة وكذلك تريد إبهار الرجل الذي ستلقاه |
Gelecekte, bir kadını etkilemeye çalışırsan yeryüzünü kurtarmak açılış çizgin olmalı. | Open Subtitles | في المستقبل، عندما تحاول إبهار إمرأة إنقاذ الأرض يجب أن يكون كلامك الإفتتاحي |
Yalnız, fazla kilolu bir adam diyet yapıyor belli ki birini etkilemeye çalışıyor. | Open Subtitles | حسناً، الرجل السمين لا يُحاول تخسيس وزنه إلاّ لو كان يُحاول إبهار شخصٍ ما. |
Beyzbol antremanında kızları etkilemeye çalışırsan böyle olur işte. | Open Subtitles | هذا ما يحصل عندما تحاول إبهار الفتيات في ملعب البيسبول. |
Dünyadaki her sayım odasının ve kerhanenin kapısını açacak anahtarı elinde tutmaktansa, yeni generali etkilemeye çalışırken ölmeyi yeğler. | Open Subtitles | أنه يفضل الموت في محاولة إبهار الجنرال الجديد من أن يحصل على مفتاح كل غرفة فرز نقود وبيت دعارة في العالم. |
Tamamen dürüst olmak gerekirse anneni etkilemeye çalışıyorum. | Open Subtitles | حسناً، لأكوُن صريحاً معك... أنا أحاول إبهار أمّك. لما؟ |
Derme çatma yerlerin beni nasıl gerdiğini bilirsin. Kızı etkilemeye çalıştığım falan yok. | Open Subtitles | تعلم كم تُكئبني الخيام - لستُ أحاول إبهار الفتاة - |
O kitap kulübü de bugün yayıncımı etkilemede bana yardımcı oldu. | Open Subtitles | و نادي الكُتب هذا ساعدني على إبهار ناشري اليوم |
Sanırım o tipleri 1937'de falan etkilemeyi bıraktık. | Open Subtitles | أظننا اعتزلنا محاولة إبهار المومسات عام 1937 تقريبًا |