"Vangard ayrıca..." "...araştırma fonunu kendi yararına..." "...kullanmakla suçlanıyor." | Open Subtitles | بعد أن إدعى أنهم قد خرجوا من المشفى و قد شفوا.و إتهامه بإختلاس خزينة المشفى للأبحاث, لحياته الخاصة. |
Sayın Başkan, son cinayetlerin hepsiyle mi yoksa son iki tanesiyle mi suçlanıyor? | Open Subtitles | حضرة المحافظ ، هل تم إتهامه بجميع الجرائم أم جريمتين فقط ؟ |
Meslektaşınız, bir hayat kadınını hırpalamakla suçlanıyor. | Open Subtitles | حسناً، زميلكِ هنا تم إتهامه بضرب وإذلال أحدَ العاهرات |
- Gerçek cinayet zanlısı sokaklarda dolaşırken, sizin onu suçlu ilan edeceğiniz demek. | Open Subtitles | هذا يخبرنى أنك مصمم على إتهامه بينما الفاعل الحقيقى ما زال طليقا |
Bütün tanıkları öldürdüğü için, onu suçlu bulmak biraz zor oldu tabii. | Open Subtitles | حسنا، كان من الصعب إتهامه بعد أن قتل كلّ الشهود. |
Onu yangınlarla itham edeceksen bir histen daha fazlası olmalı. | Open Subtitles | فإذا أردت إتهامه بإشعال الحرائق يجب أن تملك أكثر من شعور بعدم الراحة |
Menajerim vergi kaçakçılığıyla suçlanmış! | Open Subtitles | مدير أعمالي تم إتهامه بأعمال احتيال ضرائبية |
Kim anlamaz bu durumu, zavallı Yong Gu. Oraya gittiği için, şüpheli diye suçlanıyor. | Open Subtitles | مسكين يونغ غوو ، إنه لايستطيع رؤية هذا الوضع، فقد تم إتهامه ظلماُ |
-Neyle suçlanıyor? | Open Subtitles | ما هو إتهامه ، آرني؟ |
...deneyin baş araştırmacısı Dr. John Archalata tutuklandı ve cinayetle suçlanıyor. | Open Subtitles | "تم القبض على قائد الأبحاث.. د(جون أرشالات)" "وتم إتهامه بتهمه القتل غير متعمد" |
Peter Burke Senatör Terrence Pratt'in ölümü dolayısı ile birinci derece cinayetten suçlanıyor. | Open Subtitles | بيتر بورك)، تم إتهامه بجريمة) قتل من الدرجة الأولى... (جراء وفاة السيناتور (برات. |
-Neyle suçlanıyor? | Open Subtitles | -ما هو إتهامه ، آرني؟ |
Lord Stark vatan hainliği ile suçlanıyor. | Open Subtitles | اللورد (ستارك) تم إتهامه بالخيانة. |
Bütün tanıkları öldürdüğü için, onu suçlu bulmak biraz zor oldu tabii. | Open Subtitles | حسنا، كان من الصعب إتهامه بعد أن قتل كلّ الشهود. |
- Cinayetten suçlu bulunan adam. | Open Subtitles | ذلك الرجل الذي تم إتهامه بقتلها |
Sarah Peele'i boğarak öldürmekten suçlu bulunmuş. | Open Subtitles | (تم إتهامه بخنق خليلته آنذاك، (سارة بيـل |
- ...itham edileceği size kalmış. - Evet. | Open Subtitles | من يتم إتهامه ومن لا يتم إتهامه ــ صحيح |
Başka bir suçtan dolayı itham edilmedi, ayrıca zaten başka suçlar işlediğine dair bir kanıt yok. | Open Subtitles | لم يسبق له إتهامه بجريمة أخرى |
Tek istediği yardım etmek ama, adaletsizce suçlanmış gibi hissediyor. | Open Subtitles | كل ما يريد أن يفعل هو أن يساعد لكنه يشعر أنه يتم إتهامه ظُلماً. |