"إحداث تغيير" - Translation from Arabic to Turkish

    • değişiklik
        
    • bir fark yaratabiliriz
        
    • fark yaratmak
        
    Milk gururla ofisine geldi ve kalıcı değişiklik yapmaya azmetti. TED تولى ميلك منصبه ببهجة عارمة، عازماً على إحداث تغيير دائم.
    O günden beri, zihnimde bazı şeyler uyandı ve bir değişiklik yapmam gerektiğini gösterdi. TED منذ ذلك اليوم فصاعدًا، شيء لمع في ذهني جعلني أدرك أنه علي إحداث تغيير.
    Fakat iyileşmem hakkında konuşuyorum, çünkü bir değişiklik yapmak istiyorum. TED ولكنني تحدثت عن تعافيَّ لأنني أريد إحداث تغيير.
    Burada bir fırsatımız var. bir fark yaratabiliriz. Open Subtitles مازال لدينا الفرصة هنا ، نستطيع إحداث تغيير
    "Birlikte bir fark yaratabiliriz. Open Subtitles أم الذين يكرهونك. "معاً نستطيع إحداث تغيير"
    Tüm istediğim bir fark yaratmak, iz bırakmaktı ve olmadı. Open Subtitles كل ما أردت أن أفعله هو إحداث تغيير وأن أؤثر في الناس ولم أفعل وكأني لم أكن موجودة هناك أصلا
    Ve pek, pek çok insan bize katılmak istedi, çünkü bir sistemi yönetmek için bu tarz işlere girilmez, yapabilecekseniz ve fark yaratmak istiyorsanız girilir. TED والعديد العديد من الأشخاص أرادوا الإنضمام إلينا، لأنهم لا يقومون بعمل كهذا لإدارة النظام، أنت تعمل هذا الصنف من العمل لأنك تُريد إحداث تغيير.
    AG: En büyük gücümüz, halkımız ve her zaman sadece hükûmete bağlı kalmadan değişiklik yapma yeteneğimiz. TED أروناب جوش: قوتنا العُظمى هي شعبنا وقُدرتنا على إحداث تغيير بدون الاعتماد بالضرورة دائمًا على الحكومة.
    Evet, var. Bunları umursayan bazılarımız, bir değişiklik yapmak zorunda. Open Subtitles بالطبع,إذا كنتِ مهتمة فيمكننا إحداث تغيير
    Küçük bir değişiklik yapmayı düşünüyordum. Open Subtitles في الواقع، لقد أفكّر في إحداث تغيير صغير
    değişiklik olsun istedim. Open Subtitles ، أنا فقط لقد أردت إحداث تغيير ، كما تعلمين شيء ما أختاره أنا
    Bu örneğimizde CRISPR teknolojisi gördüğünüz farelerdeki siyah kürk renginden sorumlu olan gendeki DNA'da küçük bir değişiklik yapmak için kullanıldı. TED في هذا المثال استخدمت تقنية كريسبر لإحداث خلل في جين ما عن طريق إحداث تغيير ضئيل في الحمض النووي لجين مسؤول عن اللون الأسود على فراء هذه الفئران.
    Amacımızın olumlu bir değişiklik yapmak olduğunu sanıyordum. Open Subtitles ظننت الهدف إحداث تغيير إيجابي
    değişiklik yapmanın zamanıydı. Open Subtitles إنه وقت إحداث تغيير
    Hepimiz bir fark yaratabiliriz. TED نستطيع جميعًا إحداث تغيير.
    Ancak öğrendiğimiz bunca şeye rağmen dikkatli düşünerek şunu görüyoruz, büyük, çözülebilir ve ihmal edilen sorunlar üzerinde odaklanarak gelecek binlerce yıl boyunca dünyada inanılmaz bir fark yaratabiliriz TED لكننا وبما استطعنا معرفته حتى الآن، بإمكاننا رؤية أنّه من خلال التفكير الحذر وبالتركيز على هذه المشاكل الكبيرة والقابلة للحل والمُهملة، بإمكاننا إحداث تغيير هائل وحقيقي في العالم لآلاف السنوات القادمة.
    bir fark yaratabiliriz. Open Subtitles يمكنّا إحداث تغيير
    İşletme Yüksek Lisans'ımı Harvard'da tamamladım. Tüm bunları müzik endüstrisi ve iş dünyasındaki cinsiyet eşitliği ile ilgili kayda değer bir fark yaratmak için yaptım. TED وأنهيت الماجستير في هارفارد وكل ذلك بنية التمكن من إحداث تغيير في صناعة الموسيقى وتحريك الإبرة فيما يتعلق بالمساواة بين الجنسين من الناحية التجارية
    Bak, SÖB bir fark yaratmak istiyor. Open Subtitles اسمعي، يريد "اتحاد الطلاب السود" إحداث تغيير.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more