Biri yüksek Biri alçak basınçlı kütleler birbirlerine temas ediyorlar. | Open Subtitles | إحداهما ذات ضغط عالي، والأخرى ذات ضغطٍ منخفض يرتبطن معاً |
Gelecek hafta iki tane mülakatı daha var ve bence... onlardan Biri yolunda gidecek, ...sonra onu kalbin sızlamadan bırakabileceksin. | Open Subtitles | الأسبوع الماضي لديه مقابلتان و أعتقد أن إحداهما ستنجح و عندها ستكونين قادرة على . الإنفصال عن هذا الرجل الضعيف |
Eğer birinden Biri istemeseydi, davranış bir suç olurdu, etkisinin doğasına tamamen aykırı. | TED | إذا لم يرغب إحداهما لأُعتبرت جنحة تختلف تمامًا في طبيعة تأثيرها |
Bir tanesi özel mülkte, bir tanesi açık alanda, diğeri ise kasabanın sınırında. | Open Subtitles | إذن إحداهما في أرض خاصة والأخرى في حقل مفتوح والأخرى على حافة البلدة |
Bir tanesi geri döndü, süre iki haftayı geçmişti, diğer gidip şöyle dedi: | Open Subtitles | ومن ثم عادت إحداهما وكان ذلك بعد أكثر من أسبوعين، |
birisi hastaydı, diğeri sağlıklıydı. Onların iyi beslendiklerinden emin olması gerekiyordu. | TED | إحداهما كانت مريضة والأخرى كانت سليمة، لذا فكان عليه أن يتأكد بأنهما تتناولان الطعام السليم. |
Peseshet ona güvenilir hamilelik testini anlattı: iki tohum ek: Biri arpa, diğeri gernik. | TED | شرحت بيسشيت اختبار الحمل الآمن الذي لا يُخطئ: ازرعي بذرتين: إحداهما شعير والأخرى قمح. |
Kadınlardan Biri beyaz ve Biri siyahiydi. | TED | إحداهما كانت ذات بشرة بيضاء والأخرى بشرتها سوداء. |
İki hikaye anlattım bugün, Biri kendi değerimizi belirlemek diğeri değerimizi belirtmek hakkında, bunlar tam kazanç potansiyelimizi gerçekleştirmemiz için gereken iki element. | TED | اليوم حكيتُ قصتين، إحداهما عن تحديد قيمتنا والأخرى عن التعبير عن قيمتنا، وهذان هما العنصران لتحقيق كسب تام متوقع. |
Bunlardan Biri üzerinde karıncalar düşünün bu onun iki-boyutlu bir kainat olduğunu düşündürüyor, diğeri üzerinde farklı bir karınca popülasyonu olduğunun farkında olmadan. | TED | بإمكانكم تخيل نمل على إحداهما يظن أنها كون ثنائي الأبعاد دون إدراك لمجمتع النمل الآخر على الورقة الأخرى |
Biri doğuya, Biri batıya. | Open Subtitles | إحداهما متجهة شرقاً,و الأخرى متجهة غرباً |
Biri bir yetişkin, saygın bir bayan gibi. | Open Subtitles | إحداهما ، أن تدخلى مثل الراشدة سيدة لها كرامة |
Biri, "Buranın yemekleri çok kötü" der. | Open Subtitles | إحداهما تقول الطعام في هذا المكان رهيب فعلا |
Biri çadır, diğeri de domates dağıtıyordu. | Open Subtitles | إحداهما كان يوجد بها خيام وفي الثانية طماطم |
Bir erkeği susturmanın iki kesin yolu olduğunu biliyorum. Bunlardan Biri seks. diğeri ne? | Open Subtitles | أعرف طريقتَين مضمونتَين وسريعتَين لإسكات الرجل، إحداهما إقامة علاقة |
Herkes iki şey söylemek zorunda. Biri gerçek, diğeri yalan. | Open Subtitles | كل شخص يروي حكايتين إحداهما صادقة والأخرى كاذبة |
Elinde sadece iki bulanık fotoğraf var. Bir tanesi neredeyse 50 yıl önce çekilmiş. | Open Subtitles | لديك صورتان ضبابيّتان التُقطت إحداهما قبل 50 عاماً |
Bir tanesi kızın, diğeri de kendi suratına düştü. | Open Subtitles | فتسقط إحداهما على وجهه أما الأخرى فسقطت على وجهه |
Bir tanesi bundan dokuz yıl önce Chicago Konfederasyon Bankası tarafından 200,000$'a satın alındı. | Open Subtitles | إحداهما يملكها بنك شيكاغو الاتحادي و قد دفعوا فيها 200,000 منذ 9 سنوات |
Bir tanesi çakmak için, bir tanesi çocuğa bakması için. | Open Subtitles | سنحضر مربيتين إحداهما للمضاجعة ، والأخرى للاعتناء بالطفل |
Sanırım birisi senin hastanelik ettiğin adama uyuyor. | Open Subtitles | إحداهما أفترض أنها متوافقة مع الشخص الذي وضعته في المستشفى |