Bay Winston'un iddialarını sormak için birkaç çocukla oturup konuşmamızın sakıncası var mı? | Open Subtitles | -هل تمانع جلوسنا مع بعض طلابك كي نسألهم بشأن إدّعاءات السيّد (وينيستون) ؟ |
Başkan, eski danışmanı Bob Alexander'ın iddialarını... kişisel olarak yanıtlamak için hem kongreyi, hem meclisi... toplantıya çağırdı. | Open Subtitles | طلب الرئيس عقد اجتماع نادر لمجلس الشيوخ ليرد شخصياً... على إدّعاءات (بوب أليكساندر... ) رئيس الموظفين السابق في البيت الأبيض |
Miss Page olay sırasında kontrol odasında olduğunu iddia ediyor. | Open Subtitles | إدّعاءات الآنسة باج هي كانت في غرفة السيطرة كلّ الوقت. |
Sadece Hindistan değil, tüm dünya UFO gördüğünü iddia ediyor. | Open Subtitles | هناك إدّعاءات مشاهداتِ الجسم الغريبِ لَيسَ فقط في الهند ... لكن في جميع أنحاء العالم. |
Ya da onlarla ilgili iddialar. | Open Subtitles | ، أو أنا يجب أن أقول إدّعاءات منها. |
Ofisime gelip benden patronuma ihanet etmemi isteyip kanıtlayamayacağın suçlamalar atamazsın. | Open Subtitles | لا يمكنك المجيء إلى مكتبي وتطلبي أن أخون مديري وتلقين إدّعاءات لا يمكنكِ إثباتها حول هذا القسم |
Avukatı omzundan sakatlandığını iddia ediyor. | Open Subtitles | حَسناً، إدّعاءات محاميه عِنْدَهُ a جرح كتفِ. |
Bunlar ciddi iddialar. | Open Subtitles | تلك إدّعاءات خطيرة! |
Bunlar çok ciddi suçlamalar, Lightman. | Open Subtitles | -هذهِ إدّعاءات جدّية جداً ، يا (ليتمان ). |