Terapistim diyor ki kafanı rahatlatmak istiyorsan birilerine iyilik yapacaksın. | Open Subtitles | يقول معالجي النفسي إن أردت إراحة بالك فقم بمعروف لشخص ما |
Biz ona, Amerika'da "rahatlatmak" demiyoruz. Tecavüz diyoruz. | Open Subtitles | في أمريكا نحن لا نسمي هذا إراحة نحن نسميه اغتصاب |
Beni rahatlatma konusunda iyi olamadın hiç. | Open Subtitles | -إنك لم تنجح يوماً في إراحة بالي. |
Beni rahatlatma konusunda iyi olamadın hiç. | Open Subtitles | -إنك لم تنجح يوماً في إراحة بالي أهناك أي شيء بإمكاني أن أقدمه لكعلىالصعيدالرومانسي... |
İçki içmen, burada birbirimize yaptıklarımız konusunda vicdanını rahatlatmana yardımcı oluyor mu? | Open Subtitles | أيساعد الشُرب في إراحة ضميرك بشأنْ ما نقوم به هُنا مع بعضنا البعض؟ |
İçki içmen, burada Libby'e yaptıklarımız konusunda vicdanını rahatlatmana yardımcı oluyor mu? | Open Subtitles | هل يساعد الشرب في إراحة ضميرك بشأنْ ما نفعله بحق ليبي؟ |
Onlar da bizim gibi atlarını dinlendirmek zorundalar. | Open Subtitles | يحتاجون إلى إراحة أحصانتهم كما نحتاج نحن أيضاً |
Hayır, şu an değil. Beynimi biraz dinlendirmek istiyorum. | Open Subtitles | كلّا، ليس الآن، أودّ إراحة عقلي لهنيهة. |
Ve Joanna'nın sıkılldığını biliyordum, ve onun zihnini rahatlatmak istedim. | Open Subtitles | وعرفت أن " جوانا " سوف تقلق وفكرت في إراحة تفكيرها |