Rahatsız edilmemeli. Sessiz olmalıyız. | Open Subtitles | لا يمكن إزعاجه ، يجب الإبقاء عليه هادئاً |
Kötü bir şey olmaması için onu Rahatsız etmemiz gerekiyor. | Open Subtitles | سيتم إزعاجه عجلا أو آجلا لو تطور أي من هذا الأمر |
Dinleyin çok üzgünüm ama o çalışma odasına kapandı ve yazı yazıyor onu şimdi Rahatsız edemem. | Open Subtitles | انا متأسفة، إنه جالس لكتابة أطروحته ولا أستطيع إزعاجه الآن |
Baya Fuller şu anda toplantıda ve onu Rahatsız edemem. | Open Subtitles | ...يحزنني ان السيد فولير عنده إجتماع ولا أستطيع إزعاجه حسناً |
Parmak ucunda yürümenize gerek yok. Artık Rahatsız olmaz. | Open Subtitles | لا حاجة أن تأتي على أطراف قدميك لا يمكن إزعاجه الآن |
Zavallı kocası bu sabah oradaydı ama Rahatsız etmek istemedim. | Open Subtitles | زوجها المسكين كان هنا هذا الصباح لكنني لم أكن أريد إزعاجه |
Isabella, bütün bu sorularla onu Rahatsız etmeyi bırak. | Open Subtitles | توقفي عن إزعاجه بكل هذه الأسئلة إيزابيلا |
Belki de yaratık onları kimsenin kendisini Rahatsız edemeyeceği bir yere götürmüştür. | Open Subtitles | ربما المخلوق سحبهم بعيداً ربما أخذهم لمكان لا يتم إزعاجه به |
Çünkü senin tarafından Rahatsız edilmek istemediği içindir. Ne istiyorsun? | Open Subtitles | هذا لأنه لا يريد منكَ إزعاجه الآن الآن، ما الذي تريده؟ |
Seni Rahatsız ettiği için tahliyesini bozup onu tekrar içer tıkabilirler. | Open Subtitles | يمكنهم إلغاء إطلاق سراحه بسبب إزعاجه لك, لسجنه مجدداً |
Onu Rahatsız etmen buradaki herkes için kötü olur. | Open Subtitles | إزعاجه سينتهي لمطاف مؤسف جدًّا بالنسبة لكلّ الحاضرين هنا. |
- Özür dilerim efendim ama... bay Sebastian kendisini Rahatsız etmememi istediği için... | Open Subtitles | ـ أنا آسف جدا يا سيدي. ولكن السيد (سباستيان) طلب مني عدم إزعاجه. |
Kapı kapalıyken asla Rahatsız edilemez. | Open Subtitles | لا يريد إزعاجه طالما ذلك الباب مغلق |
Rahatsız edilmek istemiyor. | Open Subtitles | إنَه لا يريد أن يتمَ إزعاجه كما تعلم |
Ama Becky'nin geleceğini bildiğim halde onu Rahatsız etmek istemem. | Open Subtitles | ألا يوجد شخص آخر يمكنني الاتصال به؟ شقيقي على ما أظن لكنني لا لأريد إزعاجه لمعرفتي أن "بيكي" ستأتي قريباً |
Ben de konuşmalıyım ama Rahatsız edilmek istemediğini söyledi. | Open Subtitles | أنا كذلك يا سيدي طلب ألا يتم إزعاجه |
Golf oynadığı sırada onu Rahatsız etmek ister misin? | Open Subtitles | هل تريد إزعاجه بينما هو يلعب الجولف ؟ |
Sabaha kadar onu Rahatsız etmemeliyiz. | Open Subtitles | لا ينبغي لنا أن إزعاجه حتى الصباح. |
- Kendin söyledin. Öğrenmek için gerçekten gidip onu Rahatsız edecek misin? - Tabii ki hayır. | Open Subtitles | بل يهمّني - لقد قلتِها بنفسكِ أتريدين إزعاجه لمعرفة السبب ؟ |
Affedersiniz bayım ama Bay Patterson Rahatsız edilmek istemediğini söyledi. | Open Subtitles | آسف سيّدي، ولكن السيّد (باترسون) طلب أن لا يتم إزعاجه. |