Biz gençken hangisi daha sinir bozucu karar veremezdim. | Open Subtitles | أتعلم، حين كنّا أصغر، لم يكُن بوسعي تقرير الشيء الأكثر إزعاجًا |
Hala işleri yönettiğini sanan bir ihtiyardan daha sinir bozucu bir şey yok. | Open Subtitles | لعلمك، مامن شيء أكثر إزعاجًا من عجوز يخال نفسه يدير الأمور. |
Sokratik tartışmaya giren bir psikopattan daha sinir bozucu bir şey yok. | Open Subtitles | لا شيء أكثر إزعاجًا من مختلٍ يخوض جدالًا فلسفيا. |
Şanslısın ki çok büyük bir şirket birleşmesi ile uğraşıyorum sen de bir nevi gereksiz sıkıntısın. | Open Subtitles | لحسن حظّكِ، يُصادف أنّنا في وسطِ قضيّة دمج وأنتِ تمثّلين إزعاجًا نوعًا ما. |
Şanslısın ki çok büyük bir şirket birleşmesi ile uğraşıyorum sen de bir nevi gereksiz sıkıntısın. | Open Subtitles | لحسن حظّكِ، يُصادف أنّنا في وسطِ قضيّة دمج وأنتِ تمثّلين إزعاجًا نوعًا ما. |
Şanslısın ki çok büyük bir şirket birleşmesi ile uğraşıyorum sen de bir nevi gereksiz sıkıntısın. | Open Subtitles | لحسن حظّكِ، يُصادف أنّنا في وسطِ قضيّة دمج وأنتِ تمثّلين إزعاجًا نوعًا ما. |
Minyatürken daha da sinir bozucu. | Open Subtitles | إنه أكثر إزعاجًا رغم أنّه مصغّر |
Minyatürken daha da sinir bozucu. | Open Subtitles | إنه أكثر إزعاجًا رغم أنّه مصغّر -هل إتفقنا يا (جاك) ؟ |
Bonnie'yi öldürdüğüm için kusura bakma. Ama kendisi dünyadaki en sinir bozucu insandı. Çenesini bir türlü kapatmadı. | Open Subtitles | آسف لأنّي قتلت (بوني)، لكنّها كانت أكثر شخص إزعاجًا بالعالم. |
Neyin daha sinir bozucu olduğunu bilmiyorum Strix'in evime gelmesi mi yoksa Elijah'ın beni çocuk gibi dışarı çıkartması mı. | Open Subtitles | لستُ موقنًا أيّهما أشدّ إزعاجًا مجيء (ستريكس) لمدينتي أم كون (إيلايجا) أمرني بالانصراف كطفل؟ |