Erzak ve tıbbi yardım, artı istikrarı tekrar sağlamanıza yardım için destek personel. | Open Subtitles | طعام , وإمدادات طبية إضافة للدعم بأشخاص للمساعدة في إستقرار الوضع على كوكبك |
ülkedeki istikrarı garanti etmenin tek yolu bu. | Open Subtitles | هي الوسيلة الوحيدة لضمان إستقرار البلاد |
Sırtı, balığa olağanüstü bir denge yaratarak, avına ulaşmasını sağlar. | Open Subtitles | يتغذى على الأسماك الآخرين، ليس العوالق إستقرار العروض الظهرية الإستثنائيِ لنيل هدفه |
Gelişmek ve ekonomik istikrar elde etmek için, işçilerimizi ezen emperyalistler artık yenilgiye uğratılacaklar. | Open Subtitles | من أجل التقدم وإحراز إستقرار إقتصادى الإستعماريون الذين يقمعون عمالنا سيتم قهرهم الآن |
Durumunu stabilize eder etmez hemen geri döneceksin. | Open Subtitles | . حافظي علي إستقرار حالته . و أُخرجي من الشاطئ مُباشرةً |
Dışarıda kişisel güvenliğin ve devlet güvenliğinin istikrarını bozmak isteyecek birçok grup var. | Open Subtitles | هناك مجموعات موجودة ستُزعزع إستقرار الأمن الشخصي، الأمن الحكومي. |
Ama metal iyonlarını sabitlemede sorun yaşıyorum. | Open Subtitles | لكني عندي مشكلة إستقرار متعدد تكافؤ إيونات المعدن |
Çünkü İsrail'in istikrarı olmadan, Filistin olamaz. | Open Subtitles | لأنه بدون إستقرار "إسرائيل"، فلن يكون هُناك "دولة فلسطين" |
Çünkü İsrail'in istikrarı olmadan, Filistin olamaz. | Open Subtitles | لأنه بدون إستقرار "إسرائيل"، فلن يكون هُناك "فلسطين" |
Ailemin sağlamadığı istikrarı sağlıyor. | Open Subtitles | وتمنحني إستقرار لا أجده في عائلتي |
Ama Emma'nın git gide istikrarı bozulmaya başladı. | Open Subtitles | لكن " إيما " تزيد عدم إستقرار بشكل كبير |
Seninle görüşmek için para ödüyor olmak beni üzüyor. Ben senin için bir denge ve açıklık kaynağıyım, Franklyn. | Open Subtitles | يجعلني الأمر حزينا أني يجب أن أدفع لأراك. أنا مصدر إستقرار |
Anarşinin içine düşmemesi için yeteri kadar denge var. | Open Subtitles | ...إستقرار يكفي لمنعها من الإنهيار في حالة فوضى |
Beni dinle. İstikrar Konusunda bir sıkıntı olmadığını biliyorsun. | Open Subtitles | إستمع إلى, أنتَ لديكَ إستقرار وأنتَ تعلم هذا |
Medeni bir dünya, gelişim, refah ve istikrar. | Open Subtitles | أي حضّرَ عالماً، تقدّم، الإزدهار، إستقرار. |
Başkan Khrushchev'e bu gizli kapaklı, sorumsuz ve dünya barışına provokatif tehdidi durdurması ve ortadan kaldırması için ve ülkelerimiz arasındaki ilişkilere istikrar getirmesi için sesleniyorum. | Open Subtitles | إنني أطالب الرئيس خروشوف بإيقاف وإنهاء هذا التهديد الخفي، المتهور ،والإستفزازي للسلام العالمي وأن يعمل على إستقرار العلاقات بين بلدينا |
Hastayı stabilize etmeye çalışıyoruz ama Chicago Med'e yolda olduğumuzu iletebilirsin. | Open Subtitles | لا زلنا نعمل على إستقرار جسم الضحية, لكن يمكنك أن تخبر مستشفى شيكاغو بأننا في طريقنا إليهم. |
Yaralarını değerlendirip onu stabilize etmeye çalışmaları gerekiyor. | Open Subtitles | يحتاجون لتقييم إصاباته ويعملون على إستقرار الحالة |
İlk hamlemiz rakiplerimizin istikrarını bozmak olacak. | Open Subtitles | الخطوة الأولى هي زعزعة إستقرار منافسينا |
Ama metal iyonlarını sabitlemede sorun yaşıyorum. | Open Subtitles | لكني عندي مشكلة إستقرار متعدد تكافؤ إيونات المعدن |