"إسمحوا لي أن" - Translation from Arabic to Turkish

    • izin verin
        
    • tanıştırabilir miyim
        
    İzin verin, size kısmi ücretsiz oyunlardaki ödeme sisteminin ilmini açıklayayım. Open Subtitles إسمحوا لي أن أشرح العلم وراء الأجور الصغيرة من الألعاب المجانية.
    İzin verin sevgili topluluk liderlerimizden aldığım itirazlara yanıt vereyim. Open Subtitles لذا إسمحوا لي أن أخاطب إعتراضات من زملائي زعماء الفئات
    Heba demişken ekonomilerimizi tehdit eden ilginç bir paradoksa değinmeme izin verin. TED للحديث عن الضياع، إسمحوا لي أن أشير إلى المفارقة المثيرة للإهتمام هذا هو الذي يُهدد إقتصادنا حاليًا.
    - Ben Doktor'um. Sizi Bayan Sarah Jane Smith ile tanıştırabilir miyim? Open Subtitles إسمحوا لي أن أقدم لكم ساره جين سميث
    General Grant, Yönetim Kurulu Başkanı Ames, Bayan Ellison bu şık müessesenin sahibini sizlere tanıştırabilir miyim? Open Subtitles الجنرال (جرانت)، الرئيس (أميس) الآنسة (إليسون). إسمحوا لي أن أقدم لكم مالك هذه المؤسسة الرفيعة.
    Size bu madalyayı ve 500 dolarlık çeki vermeme izin verin. Open Subtitles إسمحوا لي أن اأقدم هذه الميدالية والشيك بقيمة 500 دولار.
    Baylar, gizli silahınız olmama izin verin. Open Subtitles أيّها السادة، إسمحوا لي أن أكون سلاحكم السري
    Dostlarım, size bir şeyi açıklamama izin verin. Open Subtitles أيها القوم ، إسمحوا لي أن أشرح لكم أمرا ما
    Siz savaşçılarımın geri kalanının toplanmasını sabırla beklerken canlarınızı ve kadınlarınızı alacak birkaç tanesini tanıtmama izin verin. Open Subtitles بينما تنتظرون جميعا بكل صبر حتي يتجمع باقي المحاربين إسمحوا لي أن أقدم لكم من سيقضون علي حياتكم ويأخذون نسائكم
    Bayanlar baylar size kendimi tanıtmama izin verin. Open Subtitles سيداتي و سادتي إسمحوا لي أن أقدم نفسي
    Vladimir Dmitriev'i tanıtmama izin verin. Open Subtitles إسمحوا لي أن أعرفكم على "فلاديمير ديمتريف"
    Bunun arkasındaki bilim oldukça karışık ama salondan çıktığınızda size detaylı açıklamalar dağıtılacak ama şimdilik, size bir kaç ufak şeyden bahsetmeme izin verin. Open Subtitles الآن , العِلْم وراء هذا معقّدُ جدّاً لكن سيكون هناك مُلخصات مُفصّلة بينما تغادروا قاعةَ المحاضرات ولكن في الوقت الحالي إسمحوا لي أن أعطيكم مُلاحظاتَ المنحدراتَ
    İnsanı kanatlarımın altına almama izin verin, onu deneyeyim bakalım neyden yapılmış. Open Subtitles إسمحوا لي أن يكون ذلكَ البشرى تحت إشرافى، لأقوم بإختباره... لنــرى ما بداخله و ما يُمكنهُ فعلهُ.
    Size makul bir şeyler söylememe izin verin. Open Subtitles إسمحوا لي أن أقول بعض الكلمات المعقولة
    Size sadakat içkisi sunmama izin verin. Open Subtitles إسمحوا لي أن أقدّم مشروبات الإحترام.
    Ve 2001'de 26 milyon sonuç çıktı, ve bir bilgisayar için, çünkü bilgisayarlar biraz insanlara karşıdır, 42 milyon sonucum oldu. İzin verin bir Al Gore yapayım. TED في العام 2001 حصل على 26 مليون نتيجة، و عند البحث عن كلمة "حاسوب"، لأن "الحواسيب" كلمة مضادة "للإنسان" بشكل ما، حصلت على 42 مليون نتيجة بحث. إسمحوا لي أن أعمل مقارنة.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more