Sanırım babam kaldığı yerden devam etmemizi istiyor-- insanları kurtarmak, o şeyleri avlamak. | Open Subtitles | أعتقد أن أبي يريدنا أن نكمل من حيث إنتهى إنقاذ الناس, إصطياد الأشياء |
Zaman zaman, avlamak da köpekbalıkları için tehlikeli olabilir. | Open Subtitles | يقترح البض بأن إصطياد عجول البحر والفقمات يمكن أن يكون خطِرا للقرش |
Bence sırf spor için savunmasız hayvanları vurmak yanlış. | Open Subtitles | أعتدقد أن إصطياد حيوانات الدفاع بغرض الرياضه لا هذا غير صحيح |
Brok, bazıları insan avlamada iyi, bazıları para avlamada iyi. | Open Subtitles | بروك, البعض يجيد إصطياد الرجال والبعض يجيد إصطياد الأموال |
Ama derin suda alabalık yakalamak hiç kolay değil. | Open Subtitles | لكن إصطياد السلمون في المياه العميقة ليسبهذهالسهولة، |
Sanırım yarın ayı avına çıkacağım. | Open Subtitles | حسناً، يبدو بأنّ الغد سيكون يوم إصطياد الدّب |
Et avlama sapkınlığına düştüğüm olmuştu. | Open Subtitles | كانت هناك حقبة من حياتي حيث كنت أنقب.. في ظلام إصطياد الكائنات الأخرى. |
Bu leoparlar, insanların şehirlere çok sayıda getirdiği evcil hayvanları avlamayı tercih ediyor. | Open Subtitles | هذه الفهود تفضّل إصطياد الحيوانات الأليفة التي يجلبها الإنسان إلى المدن بأعداد كثيرة |
Adam isyancıları yakalamaya çok istekli ama tek yaptığı yeni isyancılar yaratmak. | Open Subtitles | هذا الرجل حريص للغاية على إصطياد المتمردين لكن كل كما يفعله هو أن يخلق المزيد منهم |
T. Rex beslenmek istemiyor. Avlanmak istiyor. | Open Subtitles | ال"تي ريكس" لا يريد أن يطعم إنه يحب إصطياد فرائسه |
Bence iyi bir avcı olduğunu anlamanın en iyi yolu bir adam avlamak. | Open Subtitles | انا أعتقد أن إصطياد رجل هو الأختبار الحقيقي للصياد العظيم |
Amerikan pilotları için onları vurmak keklik avlamak kadar kolaydı. | Open Subtitles | بالنسبة للطيارين الأمريكيين .. كان إسقاط طائرات عدوهم عملاً ينافس فى سهولته إصطياد الديك الرومى ... |
Biliyorsun, insanları kurtarmak, o şeyleri avlamak | Open Subtitles | أنت تعلم , إنقاذ الناس , إصطياد الأشياء |
İnsanları kurtarmak, yaratık avlamak, aile mesleğimiz. | Open Subtitles | إنقاذ الناس، إصطياد الأشياء عمل العائلة |
Buradaki polislerin, suçluları vurmak için kullandığı silah. | Open Subtitles | النوع الذى يستخدمه الشرطة فى إصطياد المجرمين |
Brok, bazıları insan avlamada iyi, bazıları para avlamada iyi. | Open Subtitles | بروك, البعض يجيد إصطياد الرجال والبعض يجيد إصطياد الأموال |
Avlarını yakalamak ve kendilerini savunmak için olağanüstü yöntemleri vardır. | Open Subtitles | لقد غيّروا بشكل رائع طرق إصطياد فرائسهم وكذلك دفاعهم عن أنفسهم |
Balıkların, suda oluşturdukları dalgacıklardan doğan ses yankılarını takip ederek onları yakalamak gibi kendilerine has bir özellikleri vardır. | Open Subtitles | الذي يستطيع إصطياد الأسماك يلاحقهم من إرتداد صوت التموجات على سطح الماء |
Seninle bir kez daha erkek avına çıkmayacağım. | Open Subtitles | -أريد إصطياد بعض الرجال معكِ |
O bildiri asteroit avlama projelerinin hepsine eşit olarak zarar verdi. | Open Subtitles | هذه الورقة أذت جميع مشاريع إصطياد الكويكبات |
Hükümetin bu insanları avlamayı bırakması benim de bıraktığım anlamına gelmez. | Open Subtitles | لا يعني توقف الحكومة عن إصطياد هؤلاء الأشخاص لا يعني أنني توقف عن إصطيادهم |
Gon, hâlâ Gölün Efendisi'ni mi yakalamaya çalışıyor? | Open Subtitles | ألا زال (جون) يحاول إصطياد سمكة (سيّد البحيرة)؟ |
Avlanmak istersen, seni Everglades'e götürürüm. | Open Subtitles | خذ رحلةً إلى " إيفرغليد " لأجل إصطياد تماسيح |