"إعتقدتُ أنّه" - Translation from Arabic to Turkish

    • diye düşündüm
        
    • olduğunu düşündüm
        
    Evde yardımcı olacak birinin olması, senin özgürlüğünün kısıtlanmaması iyi olur diye düşündüm. Open Subtitles لكن فقط لمدّة 3 أيّام في الأسبوع فقط إعتقدتُ أنّه من اللطيف أن
    Bir ton masrafı oldu. Ben de oğluyla biraz zaman geçirmeye ihtiyacı vardır diye düşündüm. Open Subtitles وكان لديه فواتير قانونية كثيرة ، إعتقدتُ أنّه يحتاج فقط لقضاء بعض الوقت القليل مع ابنه
    Birlikte gidersek güzel olur diye düşündüm. Open Subtitles إعتقدتُ أنّه سيكون أمراً رائعاً لو أنّنا ذهبنا سويـاً
    Bunun tuhaf olduğunu düşündüm çünkü o ev aylardır boş. Open Subtitles إعتقدتُ أنّه أمر غريب، لأنّ المنزل كان فارغاً لأشهر.
    Önce "Siyenit Balma" adlı bir Brezilya taşı... olduğunu düşündüm ama magnetit miktarı... ve bu -bu önemli- içindeki kalkosit beni... Open Subtitles في البداية ، إعتقدتُ أنّه كان حجر برازيلي يدعى "سيانيد بالما" ولكن الكميات الضئيلة من أكسيد الحديد الأسود وهذا...
    Bir tane dosyaya da ben el atayım diye düşündüm. Open Subtitles إعتقدتُ أنّه يمكنني ربّما القيام بأحدها بنفسي
    Belki bulmacama bakar diye düşündüm. Open Subtitles إعتقدتُ أنّه ربما يمكنه إلقاء نظرة على أحجيتي...
    Bakmak istersin diye düşündüm. Open Subtitles إعتقدتُ أنّه من الواجب أن تُلقي نظرة
    Sonunda ileri doğru bir adım atıp ilişkimizi elsiksiz hale getirmeye karar verdiğimize göre ben de bugüne kadar birlikte geçirdiğimiz süreyi onurlandırmalıyım diye düşündüm. Open Subtitles حسناً ، منذ قررنا المضي قدماً ، وجعل علاقتنا ملتزمة ...أخيراً إعتقدتُ أنّه ينبغي أن نشرّف الوقت الذي قضيناه معاً حصرياً في ارتباط علاقتنا
    18 yıl önce Kolombiya'da olanları aydınlatır diye düşündüm. Tabii sen aydınlatmak istersen dinlerim. Open Subtitles إعتقدتُ أنّه سيسلط الضوء على ما حصل في (كولومبيا) قبل 18 عاماً.
    Ben de New York'tan sana ulaştım, belki bir ihtimal şu firari eski arkadaşı Bridget Kelly ile birliktedir diye düşündüm. Open Subtitles {\pos(190,150)} إتّصلتُ بك في (نيويورك) لأنّني إعتقدتُ أنّه ربّما إنضمّ لصديقتنا القديمة (بريدجيت كيلي) في الهرب.
    O sırada biraz garip olduğunu düşündüm ama Joe içmiş gibiydi ve Mary konuyu değiştirince- Open Subtitles لقد إعتقدتُ أنّه كان غريباً قليلاً آنذاك، ولكن، بدا (جو) وكأنّه ثمل، -وغيّرت (ماري) موضوع الحديث، لذا ...

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more