Amerika'dan İngiltere'ye savaş sahasından gidecek her geminin, batırılmayı göze alması gerektiğini söyledi. | Open Subtitles | لأن إبْحار سفينةِ مِنْ أمريكا إلى إنجلترا خلال منطقةِ الحربَ، مما سيعرّضها للتدمير |
Sığınma talep etmek için İngiltere'ye ulaşmaya çalıştıkları için hepsi burada sıkışıp kalmışlar. | TED | وعلقوا هناك جميعهم لأنهم يحاولون الوصول إلى إنجلترا لطلب اللجوء. |
İngiltere’ye döndüğünde, Soğuk Savaş süper güçlerinin birbirlerini nükleer yok oluşla tehdit ettiklerini görünce insan doğasının temellerini sorgulamaya mecbur kalmıştı. | TED | وعندما عاد إلى إنجلترا وجد القوى العظمى في الحرب الباردة تهدد بعضها البعض بالإبادة النووية، شعر بضرورة استجواب جذور الطبيعة البشرية. |
Orada iki yıl kaldım ve iki yıl sonra, İngiltere'ye kaçmayı başardım. | TED | ومكثتُ هناك لمدة عامين، وبعد عامين، استطعتُ الهروب إلى إنجلترا. |
İngiltere'ye döndüğün doğru mu? | Open Subtitles | أهذا حقيقى .. أنك ستعود لوطنك إلى إنجلترا ؟ |
Babam bütün paramızı, İngiltere'ye gelip kendi çiftliğinin sahibi bir beyefendi olmak için harcadı. | Open Subtitles | لقد أنفق أبى كل النقود التى كنا نوفرها ليعود إلى إنجلترا ليصبح سيداً مزارعاً فى بلده |
Varşova düşünce, kaçtın ve pilot olduğun için İngiltere'ye geldin. | Open Subtitles | عندما "وارشو" سقطت ، هربت وجئت إلى إنجلترا" لأنك طيار" |
Hugh Crain, Abigail'i bir dadıya emanet edip İngiltere'ye gitti. | Open Subtitles | ترك هيو كارين أبيجيل مع ممرضة وذهب إلى إنجلترا |
Karım İngiltere'ye geri döndü, oradaki sadakatsizliğine dair inkar edilemez kanıtlarım vardı. | Open Subtitles | زوجتى عادت إلى إنجلترا حيث كانت هناك أدله لا تدحض على أنه كان لديها إصرار أن تخوننى |
Brüksel'den, İngiltere'ye yeni döndüm... orada bu sabah Mareşal Montgomery ile bir toplantım vardı. | Open Subtitles | لقد عدت لتوي إلى إنجلترا من بروكسل و قابلت المارشال منتجومري هذا الصباح |
Geçen hafta bir adamla İngiltere'ye gitti. | Open Subtitles | لقد رحلت إلى إنجلترا مع شاب الإسبوع الماضي. |
Al bunu. Fazla bir şey değil. Ama İngiltere'ye kadar beş parasız gidemezsin. | Open Subtitles | خذي هذه يا عزيزتي، إنها ليست كثيراً ولكن لا يمكنكم السفر إلى إنجلترا بدون مال |
Bir bavulum ve İngiltere'ye giden bir biletim var. | Open Subtitles | لدي حقيبة و تذكرة إلى إنجلترا سأذهب إلى جامعة أكسفورد |
Üç sene önce İngiltere'ye taşındım. | Open Subtitles | وانتقلتُ إلى إنجلترا قبل حوالي ثلاث سنوات. |
Cora, İngiltere'ye dönüp bütün bu kargaşadan uzak, evlendiğimizde burada olan bitenin ya da konuşulanların hiçbir önemi kalmayacak. | Open Subtitles | كورا، حين نعود سوياً إلى إنجلترا ونتزوج ونكون بعيدين عن هذا المكان ما يجب فعله وقوله هنا لن يكون مهماً أبداً |
Bu kıtada savaşmaya son verip, İngiltere'ye dönerlerse, hepsi serbesttir. | Open Subtitles | طالما أنهم يعودون إلى إنجلترا ولا يقاتلون أكثر من ذلك بهذه القارة |
İngiltere'ye dönüp bir daha bu kıtada savaşmadıkları sürece özgürler. | Open Subtitles | طالما أنهم يعودون إلى إنجلترا ولا يقاتلون أكثر من ذلك بهذه القارة |
Perzephone adında bir gemi sizi İngiltere'ye götürecek. | Open Subtitles | سفينة تسمى بيرسيفوني سوف تحملك إلى إنجلترا |
Özür dilerim. İngiltere'ye nasıl gideceğimi soracaktım. | Open Subtitles | عفواً ، أنا أحاول أن أعرف كيف يمكنني العودة إلى إنجلترا |
- Görüyorsun perşembe günlerinin ünü İngiltere'ye bile yayılmış. | Open Subtitles | وجاء لتر. ترى، انتشرت شهرة بك الخميس إلى إنجلترا. عفوا. |
Sonra teyzesi gelip, yazı geçirmek için New England'a götürdü onu. | Open Subtitles | ثم جاءت خالتها و أخذتها إلى إنجلترا الجديدة لقضاء الصيف |