Özel şirketler uzayın içine sıçrıyor ve sizi Mars’a götürmekten mutluluk duyuyorlar. | TED | فالشركات الخاصة هي التي تقفز إلى الفضاء وسيكونون سعداء لأخذك إلى المريخ. |
Teknik olarak hâlihazırda Mars'a gidenleri de sayarsak gezegenin dışında bile kullanıyorlar. | TED | وفنياً، حتى خارج الكوكب، إذا حسبت أولئك الذين في طريقهم إلى المريخ. |
Ne yazık ki, mevcut gerilim seviyesi göz önüne alındığında elçiliğimin umduğumdan daha önce Mars'a geri dönmeme ihtiyacı olacaktır. | Open Subtitles | لسوء الحظ ، بسبب مستويات التوتر الحالية سفارتي تحتاج مني إلى العودة إلى المريخ في وقت أقرب مما كُنت أتمنى |
Mars'a gidecek olan ilk insanlı görev için hazırlık yapan ilk özel sermayeyiz. | Open Subtitles | نحن نستعد لإطلاق أول رحلة للإنسان ممولة عن طريق القطاع الخاص إلى المريخ |
Kendisi Dünya'da doğmuş ve ebeveynleri o çocukken Mars'a göç etmiştir. | Open Subtitles | ولد على كوكب الأرض هاجر والديه إلى المريخ عندما كان طفلا |
İşin kasvet verici kısmına hiç girmeyelim, tüm Dünyalıların ölmemesi için Mars'a gitmek gibi. | TED | ودعنا لا نتحدث عن الجزء المحبط، مثل، الذهاب إلى المريخ لضمان ألا يموت جميع سكان الأرض. |
Ve belki sonunda çılgınca projeler yapabilirsiniz ve kim bilir, belki de Mars'a bile gidebilirsiniz. | TED | وقد ينتهي بك الأمر للقيام ببعض المشاريع المجنونة، ومن يدري، ربما حتى ينتهي بك الأمر بالذهاب إلى المريخ. |
O insan çabası ki maceraperestleri bu yüzyılın erken bölümünde Mars'a götürecek. | TED | وهذه الهمّة البشريّة ستأخذ المُغامرين إلى المريخ في بدايات هذا القرن. |
NASA'nın yaptığı ise roketin Mars'a gidecek sekiz kişilik versiyonunu yapmaktı. | TED | إذاً هذا هو مافعلته ناسا، الحصول على، انتم تعرفون، ثمانية أشخاص هم من سيذهبون إلى المريخ. |
Yani bu demek oluyor ki Mars'a gidebilir ve kökenlerimizin izlerini bulabiliriz. | TED | لكن ذلك يعني أيضًا أن بإمكاننا الذهاب إلى المريخ ومحاولة تعقب آثار أصولنا. |
Cebe sığan yapay zekâlarımıza ve Mars'a giden roketlerimize bakılırsa bu sistematik eşitsizliklere çare bulmak için gerekli araçlarımız var. | TED | بالنظر إلى صواريخنا إلى المريخ وما نملكه من ذكاء اصطناعي بحجم الجيب، فإن لدينا الأدوات اللازمة لمعالجة هذه المظالم النظامية. |
Bununla birlikte, şimdi size yabancı dünyaları keşfetmek için Mars'a gitmemize gerek olmadığını göstereceğim. | TED | ومع ذلك، سأريكم أننا لسنا بحاجة إلى الذهاب إلى المريخ لاستكشاف العوالم الغريبة. |
Birçok görevleri var. Ve Mars'a yolculukla ya da Uluslararası Uzay İstasyonuna yolculukla çok benzer. | TED | وهي شبيهة فعلًا برحلة إلى المريخ أو محطة الفضاء العالمية. |
Şu an sahip olduğumuz en büyük roket bizi Mars’a götürmeye yetecek büyüklüğün yarısı kadar. | TED | إن أكبر صاروخ لدينا الآن يسد نصف حاجتنا لأرسال أي شيء إلى المريخ. |
Bildiğimiz gibi su bütün hayatın temeli, yaşamak için Dünya’dan Mars’a su taşımak çok fazla ağır olur. Yani hayatımız Mars’ta başarılı olacaksa su bulmak zorundayız. | TED | الماء هو أساس الحياة التي نعرفها، وهو ثقيل جدا علينا لحمله من الأرض إلى المريخ للعيش. إذا علينا إيجاد الماء إن أردنا لحياتنا النجاح على المريخ. |
Mars’a bakarsanız gerçekten kuru gözüküyor, sanki bütün gezegen bir çölmüş gibi. | TED | ولو نظرنا إلى المريخ لوجدناه جافا للغاية. ويبدو كما لو أن الكوكب عبارة عن صحراء. |
10 yaşlarındaki bir kıza, Mars’a gitmek isteyip istemediğini sorun. | TED | إسأل أي طفلة ذات عشر سنوات إذا كانت ترغب في الذهاب إلى المريخ. |
Bir astronot ekibinde olduğunuzu hayal edin. Mars'a ya da başka uzak bir gezegene gittiğinizi. | TED | تخيل أنك أحد أعضاء طاقم رواد فضاء مسافرين إلى المريخ أو كوكب آخر بعيد. |
Aslında, konuştuğumuz sıralarda, Mars'a göndereceğimiz diğer Gezgin'in tasarımlarını geliştirme sürecindeyiz. | TED | و بينما نتحدث الآن، يتم العمل على تصميم الجيل الجديد من العربات الجوالة التي سيتم ارسالها إلى المريخ |