"إلى انجلترا" - Translation from Arabic to Turkish

    • İngiltere'ye
        
    Keşke bir melek İngiltere'ye uçsa inleyen ülkemizi bir an önce özgürlüğe kavuştursa. Open Subtitles ليت ملائكاً طاهراً يطير إلى انجلترا كى تعود بركة عاجلة إلى بلدنا المعذب
    Benim yerime İngiltere'ye gidip hem onu hem de belgeleri Elizabeth'in önüne koymalısın. Open Subtitles عليك ان تذهب إلى انجلترا بدلا عني وتضعه هو وهذه الوثائق امام اليزابيث
    Bir süredir düşünüyordum. Bir yıllığına İngiltere'ye gideceğim. Open Subtitles اسمعني، لقد قررت أن اذهب إلى انجلترا لمدة عام
    Arabalı kancığı derhal buraya gönder, yoksa İngiltere'ye uçar karına havlularını asacağı bir şey veririm. Open Subtitles أرسل الساقطة مع المركبة حالاً، وإلا عدت إلى انجلترا لأعطي زوجتك شيئاً لتُعلق عليه مناشفها.
    İngiltere'ye döndükten sonrası kolaydı. Open Subtitles بمجرد انتقالكم إلى انجلترا كان الأمر سهلا
    İngiltere'ye gittin ve Richard için hizmetçilik yaptın. Open Subtitles ذهبتَ إلى انجلترا نظفتَ المراحيض وعملتَ خادماً هناك
    Savaş İngiltere'ye bir yıl erken geliyor. Open Subtitles الحرب تأتي إلى انجلترا قبل عام من موعدها
    İngiltere'ye yeni dönmüş ve Kellynch'te onlarla kalmaya geliyormuş. Doğru. Open Subtitles لقد عاد لتوه إلى انجلترا وسيقيم معهم في كلينج
    Sırdaşınızla hemen İngiltere'ye döndünüz. Open Subtitles لقد سارعتِ بالعودة إلى انجلترا مع كاتمة سرك، خادمة شابة
    O gemideki kimse İngiltere'ye dönemeyecek. Open Subtitles لن تفلح تلك السفينة في العودة إلى انجلترا
    Sanırım birileri seni kaçırıp İngiltere'ye getirdi. Open Subtitles أعتقد بأن أحدهم اختطفك وجلبك إلى انجلترا
    - Lütfen İngiltere'ye gittiğinizi söyle. Open Subtitles رجاءاً اخبرني انك ذهبت إلى انجلترا لا , هذه افعال جنسية
    Şaka değil, İngiltere'ye dönen ilk gemideydim. Open Subtitles بلا مزاح ، كنت على متن أول سفينة عائدة إلى انجلترا
    Lola İngiltere'ye vardığında serbest bırakılmaları gerekti ama bir şey duymadım. Open Subtitles كان من المفترض الإفراج عنهم عندما وصلت لولا إلى انجلترا . لكننا لم نسمع شيئاً
    Joseph'i benimle beraber İngiltere'ye götürüp itiraf ettireceğim. Open Subtitles انا سأحضر جوزيف إلى انجلترا معي. حيث ساحصل على اعتراف منه
    Hain, benim onu ağır bir şekilde cezalandırılmasını emrettiğim yer olan İngiltere'ye getirildi. Open Subtitles لقد تم احضار الخائن إلى انجلترا حيث امرت أن يغرّق ويقّطعَ.
    Bir süre önce İngiltere'ye tayinini istediğini fark ettim. Open Subtitles رأيتُ أنك طلبتَ الانتقال إلى انجلترا قبل فترة
    Genç, yeni evli, Müslüman, Mısırlı bir eş için oldukça alışılmadık bir şey yaptım: Mısır'da kalmak zorunda olan eşimin desteğiyle bavullarımı toplayıp İngiltere'ye taşındım. TED وقمت وقتها بشيء غير اعتيادي بالنسبة لفتاة مصرية مسلمة ومتزوجة حديثاً: بدعم من زوجي الذي ظل في مصر، حزمت حقائبي وانتقلت إلى انجلترا.
    İngiltere'ye dönmüş olacağım. Open Subtitles سأعود إلى "انجلترا" بحلول عشيّة رأس السنة
    Yılbaşı'nda İngiltere'ye dönmüş olacağım. Open Subtitles سأعود إلى "انجلترا" بحلول عشيّة رأس السنة

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more