Çoğu Kuzey Koreli ailelerinden ayrılmışlardı ve yeni bir ülkeye vardıklarında hayatlarına parasız ya da çok az parayla başlayacaklar. | TED | العديد من الكوريين الشماليين قد إفترقوا عن عائلاتهم، وحين يصلون إلى دولة جديدة، يبدأون بمبلغ ضئيل أو دون مال إطلاقاً. |
Ya bir ülkeye doğru araçlar ve yöntemlerle giderek, hastalıkla sağlıklı bir şekilde savaşırsınız, ve hatta bölgesel imha sonucu bile elde edebilirsiniz. | TED | فإما أن تذهب إلى دولة ومعك الأدوات الصحيحة والأسلوب السليم وتفعّله بقوة مما يجعلك تستأصله محلياً |
Birleşik Devletleri, Sol eğilimli totaliter tehditleri bertaraf etmek için sağ eğilimli totaliter bir ülkeye dönüştürmeyeceğiz. | Open Subtitles | لن نحوّل الولايات المتحدة إلى دولة يمينية دكتاتورية بغية تدبير تهديد اليساري الدكتاتوري |
Tüm mal varlığını geri verin. Sınır bir ülkeye gönderin. | Open Subtitles | نلغي تجميد أصوله ونطير (به إلى دولة محادية لـ(روسيا |
Anlaşılan, Bal Ülkesi'nden Leydi Kaio kendi Ülkesi Kırmızı Fasulye Ülkesi'ne geri dönüyormuş. | Open Subtitles | يبدو أن الأميرة كايو من دولة هوني كانت في طريق عودتها إلى دولة الفاصوليا الحمراء |
Pakistan'daki emin bir kaynaktan nükleer madde geleceğini söyledi. Körfezde belirsiz bir yere gidiyor. | Open Subtitles | "من مصدر معروف في "باكستان وتوجه إلى دولة خليجية غير معروفه |
Bugüne kadar hiç gitmediğin bir ülkeye uçacaksın... üstelik konuştukları dili bile bilmiyorsun... | Open Subtitles | أنتَ على وشك السفر إلى دولة لم تذهب إليها من قبل وبها لغة أنتَ لا تتحدثها |
- Deb... Oğlunu alıp, aranan bir firariyle başka bir ülkeye mi taşınacaksın? | Open Subtitles | ستأخذ ابنكَ وتنتقل إلى دولة أخرى مع فارّةٍ مطلوبة؟ |
Oradan da suçlu iadesi yapmayan bir ülkeye sanırım. | Open Subtitles | إلى دولة ليس فيها معاهدة تسليم المجرمين. |
Seni Asya'nın güneydoğusundaki sessiz bir ülkeye yabancı pasaportuyla sokarım. | Open Subtitles | سنأخذك إلى دولة هادئة في جنوب شرق آسيا ونزور لك جواز سفر |
Başka bir ülkeye güvenli geçiş yapmam gerek. | Open Subtitles | أحتاج إلى تأمين ممر آمن للسفر إلى دولة أخرى |
Amira başka bir ülkeye doğru riskli bir yolculukla, ailesinin hayatını tehlikeye atarak, onlar için bir umut arayabilir. Avrupa'da bugün gördüğümüz bu. | TED | حيث يمكن لأميرة التماس بعض الأمل لعائلتها بالمخاطرة بحياتهم في رحلة محفوفة بالمخاطر إلى دولة أخرى، وهذا ما نشهده في أوروبا اليوم. |
İşin büyük kârını alıyorlar-- başka bir ülkeye gönderilen paranın yüzde 10'dan 20'ye kadarını. | TED | ويأخذون حصةً كبيرةً لإجراء ذلك -- 10-20% لإرسال أموال إلى دولة أخرى فقط. |
bir ülkeye girebilmek iğnenin gözünden geçebilmek kadar zor. | Open Subtitles | والدخول إلى دولة ما كالدخول من عين إبرة |
Babamı yapancı bir ülkeye bırakıp gitmesi mi kötü değilmiş? | Open Subtitles | تقصدين عندما أرسل أبي إلى دولة أجنبية؟ |
Onlara kalsa hiçbir problemleri olmayan bir ülkeye 5 bin Beretta yolluyorlardı. | Open Subtitles | هو أن يرسلوا 5000 قطعة (بريتا) إلى دولة ليست لها مشاكل معهم |
Tüm mal varlığını geri verin. Sınır bir ülkeye gönderin. | Open Subtitles | نلغي تجميد أصوله ونطير (به إلى دولة محادية لـ(روسيا |
Söz veriyorum Devler Ülkesi'ne sadece bir kez gideceğiz. | Open Subtitles | وعدته أنّكم ستذهبون مرّة واحدة فقط .إلى دولة العمالقة |
Körfezde belirsiz bir yere gidiyor. | Open Subtitles | "من مصدر معروف في "باكستان وتوجه إلى دولة خليجية غير معروفه |