Biliyor musun, Leo, yeniden yaşamak mümkün gibi görünüyor gerçeği böyle bir dereceye kadar eşinizin deneyimi çok anlatıyor. | Open Subtitles | تَعْرفُ، الأسد، الحقيقة بأنّك إبدُ لِكي يَكُونَ قادر على العَيْش ثانية تجربة زوجتكِ إلى مثل هذا الدرجةِ صادقةُ جداً. |
Çünkü böyle bir utanmaz bir kalasla evlendiğimin farkında değildim. | Open Subtitles | لأنني لَمْ أَعْرفْ بأنّني تُزوّجتُ إلى مثل هذا الابله المتهكمِ. |
bizi böyle harika bir yere getirdin dostum burayı çok sevdim dostum | Open Subtitles | لقد جلبتنا إلى مثل هذا المكان الرائع انا احبّ هذا المكان يارجل |
Daha az tazminat almasına sebep olacaksa neden böyle bir şeye kalkışsın? | Open Subtitles | لم ذهبت إلى مثل هذه المدى لجعل شركة الطيران تدفع مالاً أقل؟ |
Çünkü bir insan nasıl bu hâle gelir, anlamakta cidden zorluk çekiyorum. | Open Subtitles | لأنني أحظى بوقتٍ صعب لأدرك كيف يصل حال الشخصٍ إلى مثل وضعك. |
Umut ederim ki, hepimiz biraz daha cesur olabiliriz, öylesine bir cesarete en çok ihtiyacımız olduğunda. | TED | آمل أن نتمكن كلنا من أن نكون شجعانا قليلاً، عندما نكون بأمس الحاجة إلى مثل هذه الشجاعة. |
Geçen sene Berlin'de gösterimde bir felsefe öğrencisi son katliamların sebebini sordu. | TED | أثناء عرضهم في برلين السنة الماضية، سألني طالب فلسفة: ما الذي دفع إلى مثل هذه الإغتيالات الأخيرة. |
Kaç kere buluştuğumuzu bilmiyorum ama korunmaya ihtiyacı olan bir çocuk gibi bana ihtiyaç duyduğunu hissediyordum. | Open Subtitles | و لكنى أحسست بطريقة ما أنها فى حاجة إلى مثل الطفل الذى يبحث عن الحماية |
Böyle süslü bir takım giymiş yakışıklı bir beyefendiye bakınca kendinizi pis hissetmediniz mi çocuklar? | Open Subtitles | لا يجعلك أولاد تشعرون بشىء قذر للنظر إلى مثل هذا الرجل المحترمِ الوسيم كل المتأنقون في بدلة مذهلة؟ |
Böylesine ciddi bir sorumluluğun stresini kaldıramayabilir. | Open Subtitles | ولا يجب أن يكون خاضعاً إلى مثل ذلك الضغط الذي لا يطاق |
Eminim böyle bir testi kabul edersiniz. | Open Subtitles | أفترض، بطبيعة الحال، ان كنت على استعداد أن تقدم إلى مثل هذا الاختبار؟ |
Süslü bir kadının olsa böyle bir yere getirir miydin? | Open Subtitles | إن كان لديك عشيقة فهل كنت ستحضرها إلى مثل هذا المكان؟ |
Soylu bir aileye gelin olduğun için şanslısın. | Open Subtitles | أنتي محظوظة للزَواج إلى مثل هذا العائلةِ النبيلةِ. |
Böyle soylu bir ailenin gelini olmak büyük talih. | Open Subtitles | أنتي محظوظة للزَواج إلى مثل هذا العائلةِ النبيلةِ. |
Sayın Şansölye, insan tarafının böyle kutsal bir organa uygun adabı izlemelerini talep etmek zorundayım. | Open Subtitles | سعادتك , يجب أن أطلب أن يتحلى الفريق البشرى بعض الأحترام خصّصت إلى مثل هذا جسد محظوظ كهذا |
Senin gibi küçük bir budala harika bir erkeğe nasıl dönüştü? | Open Subtitles | كيف لهذا الصغــير بأن يتحوّل إلى مثل هذا الرجل العظيم؟ |
Küçük bir kızı bir kadına dönüştürme yeteneğim var. | Open Subtitles | وكيف لتك الصغــيرة بأن تتحوّل إلى مثل هذه الفتاه العظيمة؟ |
Kaç tane shinobi böyle bir seviyeye erişmek için uğraşırsa uğraşsın... | Open Subtitles | مهما كان أعدد الشنوبي الذين وصلوا إلى مثل هذه المرحلة |
Ama böyle bir seçim yapmak zorunda bırakılmak doğru gelmiyordu. | Open Subtitles | لكنالشيءَبَداخاطئاً حول أَنْ يُجبَرَ إلى مثل هذا القرارِ. الذي. |
Ama böyle bir seçim yapmak zorunda bırakılmak doğru gelmiyordu. | Open Subtitles | لكن الشيء الذي بدا مخطئ بحق أن يُجبر إلى مثل هذا القرار |