Kızını, senin için o sefil kahramanlardan kurtarmaya çalışıyordum. Senin orada olacağını bilmiyordum. | Open Subtitles | كنت أحاول إنقاذها مِنْ أولئك الأبطال البائسين لأجلك وما كنت أعلم بوجودك هنا |
Kendimi onu kurtarmaya çalışırken gördüm ama yeterince hızlı değildim. | Open Subtitles | رأيت نفسي وأنا أحاول إنقاذها ولكني لم أكن سريع كفايةً |
Onu kurtarmak istediğini biliyorum, ...ama onu kurtarırsan, Avalon'a sınırsız bir güç vermiş olacaksın. | Open Subtitles | أعلم أنك تريد إنقاذها ولكنك بهذا تعطي أفالون سلطة مطلقة |
Denemek ve en kısa zamanda onlardan onu kurtarmak için her neden, olarak Triad yapmanız gerekir dedi. | Open Subtitles | وهذا من الأسباب التي تجعلنا نحاول إنقاذها وحمايتها منهم قي أقرب وقت ممكن وهذا ما قاله الثالوث |
Dozaja o kadar çabuk tepki verdi ki. Onu kurtaramadım. | Open Subtitles | لقد ماتت بسرعة بحيث لم أتمكّن من إنقاذها |
Benim için artık çok geç ama hala Kylie'yi kurtarabilirim. | Open Subtitles | لقد فات الأوان عليّ، لكن لا زال بإمكاني إنقاذها. |
Onu kurtaramazsın, sadece deneyebilirsin. | Open Subtitles | لا يُمكنك إنقاذها لا يجب عليك المحاولة حتى |
Kocası onu kurtarmaya çalışıyor. - Şunu alabilir miyim? | Open Subtitles | إنّه يحاول إنقاذها ، هل يمكنني إستخدام هذا؟ |
Onu kurtarmaya çalışıyoruz. | Open Subtitles | إننا نحاول إنقاذها و أنت الشخص الوحيد الذي ستستمع إليه |
Çünkü Arayıcı'nın kurtarmaya çalışacağı o olacak bizimki değil. | Open Subtitles | لأنها هي من يتحتم على الباحث إنقاذها ، ليس نحن. |
Kocası onu kurtarmaya çalışıyor. - Şunu alabilir miyim? | Open Subtitles | إنّه يحاول إنقاذها ، هل يمكنني إستخدام هذا؟ |
Onun işi hayatları almak seninki ise kurtarmak. | Open Subtitles | وظيفته القضاء على الأرواح ووظيفتكِ إنقاذها |
Ve onu kurtarmak için dansöz gibi kıvırdın. | Open Subtitles | لقد أقحمت بنفسك داخل عقدة من أجل إنقاذها. |
Bu kadın Nikita'yı camdan aşağı fırlattı ama Nikita hâlâ onu kurtarmak istiyor. | Open Subtitles | هذه المرآة ألقت بها من النافذة، وما زالت تُريد إنقاذها. |
Diğer kız. Onu kurtaramadım. | Open Subtitles | تلك الفتاة لم أتمكن من إنقاذها |
Eğer Seth'i öldürüp, sevgilin son geçide ulaşmadan tacı geri alabilirsem o zaman onu kurtarabilirim. | Open Subtitles | إذا قَتَلتُ سِتْ واستعدتُ العرشَ قبل أن تصل محبوبتُك إلى بوابة الآخره قد أصيرُ قادراً على إنقاذها |
Ölürsen onu kurtaramazsın. | Open Subtitles | لن تستطيع إنقاذها , سووف تلقى حتفك |
Ona dönüşemezsem de Alisha'yı kurtaramam ve bana asla aşık olmaz. | Open Subtitles | وإن لم أكن هو، فلن أتمكن من إنقاذها. ولن تقع في حبّي قط. |
- Hayır. - Onu kendi başına kurtarabileceğini mi sanıyorsun? | Open Subtitles | ـ كلا ـ أتعتقد أن بإمكانك إنقاذها بمفردك؟ |
Hemen gitmeliyiz, onu kurtarmalıyız! | Open Subtitles | ـ علينا الرحيل. علينا إنقاذها ـ أخشى أن لا يمكنني فعل هذا |
Hayır, onu kurtarabiliriz çavuşum. | Open Subtitles | ماذا؟ كلا، بإمكاننا إنقاذها أيها الرائد. |
Eğer bana onu kurtarabileceğimi anlatmaya çalışıyorsan, bunu söyle yeter. | Open Subtitles | إذا كنت تحاول إخبارى بأننى أستطيع إنقاذها فقط أخبرنى كيف |
Çocuğum tehlikede, ama yardım edebilirsin. | Open Subtitles | إبنتي في خطر لكنك تستطيع إنقاذها. |
O'Bannon teknik ekibinden Isabel Cho geminin motorlarının saldırıya uğraması ve yok edilmesinin ardından kurtarma gemileri tarafından kurtarılmıştı. | Open Subtitles | إزابيل تشو، مسؤولة طبية سابقة عملت على متن سفينة الأوبانون، وتم إنقاذها بعد أن تم إيجادها في مكوك هروب |
Onu sadece bizim dualarımız kurtarabilir. | Open Subtitles | صلواتنا وحدها قادرة على إنقاذها |
Kızı öldüren sensin ya da değilsin, Ne olursa olsun onu kurtarabilirdin. | Open Subtitles | اياً كان انك طعنتها ام لا كان بأمكانك إنقاذها |
Sanırım kendi hayatımı kendim kurtarmam gerekecek. | Open Subtitles | أظن أنه سيكون علّي إنقاذها بنفسي |