- Genç ve güzel bir kadının cazibesine aldanan ilk erkek sen değilsin. | Open Subtitles | إنها تبدو بريئةً جداً. إنك لست الرجل الوحيد الذي ينجذب لإمرأة جميلة مثلها. |
Bu evde yürüyebilen tek yaralı sen değilsin. | Open Subtitles | إنك لست الشخص الوحيد الذي يمشي مجروحاً في هذا البيت |
Bu sen değilsin. Partiküller beyin kimyanı etkiliyor. | Open Subtitles | إنك لست على سجيتك، إنها الجزيئات هي من تتلاعب بدماغك. |
Tutsak değilsin sen. İstediğin an gidebilirsin. | Open Subtitles | إنك لست سجينة، لك أن تغادري أيّان شئت. |
Gerek yok. Kötü biri değilsin. | Open Subtitles | ،لا حاجة لذلك إنك لست بذلك السوء |
Rakipsiz değilsiniz Bay Mandela. | Open Subtitles | إنك لست الشجاع الوحيد في البلدة . "سيد "مانديلا |
Yalnız falan değilsin. Ben varım. | Open Subtitles | إنك لست وحيدة ,فأنا لديك |
- Mesele sen değilsin, benim. | Open Subtitles | إنك لست الهدف من عملية الإغتيال، بل أنـا! |
Ama dünya üzerindeki tek iz sürücü sen değilsin. | Open Subtitles | . إنك لست (المرشد) الوحيد علىى وجه الأرض |
- Ben hallederim. Şehirdeki tek polis sen değilsin. | Open Subtitles | إنك لست الشرطي الوحيد بالبلده |
Bilgisayar'ı olan tek kişi sen değilsin komik tavşanım. | Open Subtitles | إنك لست الوحيد الذي يملك (التداخل) يا أرنبي العزيز. |
Bunu söyleyen ilk kişi sen değilsin. | Open Subtitles | إنك لست أول شخص يقول هذا |
Bassam, komplo kurduğu kişi sen değilsin. | Open Subtitles | (بسام), إنك لست الشخص الذي يتم التآمر ضده |
Bu oteldeki tek rock yıldızı sen değilsin. | Open Subtitles | إنك لست نجم اغاني "الروك" بهذا الفندق. |
Haklısın. Tuzağa düşen sen değilsin. | Open Subtitles | أنت مُحق (هاري)، إنك لست في فخ. |
Haklısın. Tuzağa düşen sen değilsin. | Open Subtitles | أنت مُحق (هاري)، إنك لست في فخ. |
Dedektif değilsin sen. O eleman boş değildi. Bir iş çeviriyor. | Open Subtitles | إنك لست محقق- إنه متورط بأمر خطير- |
Şu an burda değilsin. Sen ölüsün! | Open Subtitles | إنك لست هنا إنك ميت |
- Sen Tanrı'nın adamı değilsin! Sen Tanrı'nın adamı değilsin! | Open Subtitles | إنك لست رجل الرب! |
Sen onunla baş edebilecek biri değilsin. | Open Subtitles | أجل، إنك لست بمؤهلٍ لهذا؛ |
Garza'nın bana yaptığı şeyin aynısını ona yapıyorsun. Sen öyle biri değilsin! | Open Subtitles | أنت تفعلين بالضبط ما فعلته (غارزا) بي إنك لست هكذا |
Ültimatom verecek durumda değilsiniz, Bay Hodges. | Open Subtitles | إنك لست في محل إصدار الإنذارات النهائية سيد (هودجيز) |
Büyükbaba, eski kurt falan değilsin. | Open Subtitles | جدي, إنك لست متمرساً, |