Bu yalnızca yapmamız gereken bir şey. İlla hoşlanman gerekmiyor. | Open Subtitles | إنه فقط شيء نفعله لا يعنى أنه عليك ان تحبه |
Üzerinden geçip gittiğimiz bir şey, bir havayolu haritası üzerindeki mavi bir yama. | TED | إنه فقط شيء نطير فوقه، بقعة من الزرقة في خريطة للخطوط الجوية. |
Alt tarafı 30 yılınızı verdiğiniz bir şey. | Open Subtitles | إنه فقط شيء قدمت له ثلاثين عاماً من حياتك |
bir şey yok. Biraz garip. Oteli o kadar çok aramazdı. | Open Subtitles | لاشيء, إنه فقط شيء غريب فهو لايتصل بالحانة بهذه الكثرة |
Sadece ben çocuklar için çalışan bir şey olduğunu. Biliyorsun... | Open Subtitles | إنه فقط شيء كنت أعمل عليه .. من أجل الأطفال ، تعلمين |
Hepimizin olduğunu, kontrol gereken bir şey olduğunu. | Open Subtitles | إنه فقط شيء يجب . أن نتحقق منه ، هذا كل شيء |
Hayır, hayır. Hayır, sadece çok önemli bir şey vardı da. | Open Subtitles | لا , لا , لا إنه فقط شيء ما شديد الإهمية قد طرء |
En azından bu konuda bir şey yapıyorsun. Gidiyor olman çok kötü. | Open Subtitles | على الأقل أنت تفعلين شيئاً حيال ذلك إنه فقط شيء مؤسف أن ترحلي. |
Bak, bu... sadece kendi başıma çözmem gereken bir şey. | Open Subtitles | انظر, إنه... فقط شيء ما أريد أن أعمل عليه وحدي |
Sadece ailemin bahsettiği bir şey bu ki bana da mantıklı geldi. | Open Subtitles | إنه فقط شيء ذكره والداي وأعتقدت أنه من المنطقي |
Sadece Cronus Cemiyeti üyelerinin notlarını yüksek tutmaları için yaptığımız küçük bir şey. | Open Subtitles | إنه فقط شيء صغير نفعله . لأعضائنا في مجتمع "كرونس" لنبقي علاماتنا عالية |
Ama nihayetinde, bu sadece geçici bir şey bu gölge. | Open Subtitles | لكن فى النهايه إنه فقط شيء عابر الظلال |
Ama nihayetinde, bu sadece geçici bir şey bu gölge. | Open Subtitles | لكن فى النهايه إنه فقط شيء عابر الظلال |
Evet, bakın, onu ekstra bir atış vermek için sadece bir şey olduğunu. | Open Subtitles | أجل ، إنه فقط شيء لاعطائه فرصة أخرى |
Hayır. Bu yapmayı sevdiğim bir şey. | Open Subtitles | لا , إنه فقط شيء أحب القيام به |
Genlerimde olan bir şey. | Open Subtitles | إنه فقط شيء في تركيبتي الجينية |
- Benim uydurduğum bir şey. | Open Subtitles | إنه فقط شيء ألفته |
Bu farkına vardığım bir şey. | Open Subtitles | إنه فقط شيء لاحظته |
Bilirsin işte, ağzımdan çıkan bir şey işte. | Open Subtitles | إنه فقط شيء قلته |
Sadece... bilmediğin başka bir şey. | Open Subtitles | إنه فقط... شيء آخر لم تكوني لتعرفيه |