Dışarıdaki hayatın pek kolay olmayacak. Cezaevinde kalmalıydın. | Open Subtitles | إنه لن يكون سهلاً بالخارج كان يجب أن تبقين في الداخل |
Düşüneceğim tek şey bu olmayacak, söz veriyorum. | Open Subtitles | إنه لن يكون الشيء الوحيد الذي أفكّر به، أعدكِ |
Marc'ın babasından nefret ettiğim için burası düğünde hiçte rahat olmayacak. | Open Subtitles | فقط لأنني أكره مارك الأبّ إنه لن يكون مزعجاً هنا في الزفاف |
Ama sonra artık melek olmayacak, kadın gibi olacak. | Open Subtitles | إنه لن يكون ملاك بعد الآن إنه سوف يكون مثلها تماماً |
Kolay olmayacak. Yarın bir hayırsever balosu olacak. | Open Subtitles | إنه لن يكون سهل هناك حفلة خيرية غدا |
Kolay olmayacak. Yarın bir hayırsever balosu olacak. | Open Subtitles | إنه لن يكون سهل هناك حفلة خيرية غدا |
Ayrıca o ayakaltında olmayacak. | Open Subtitles | بالأضافة إنه لن يكون حتى بالمنزل |
Bu iş kap kaç kadar kolay olmayacak. | Open Subtitles | إنه لن يكون سهل التحطيم والأقتحام |
Bak, bu kolay olmayacak, çünkü büyük ihtimalle o sana aşık. | Open Subtitles | - حسنا. - الآن، إنه لن يكون من السهل لأنها ربما واقعه في الحب معك. |
O kadar kolay olmayacak, Bay Halston. | Open Subtitles | إنه لن يكون بهذه السهولة يا سيد (هالستون). |
Meghan ile yaşamak o kadar da kötü olmayacak. Beraber kat danışmanlığı yapacağız. | Open Subtitles | إنه لن يكون سيئاً مع ذلك, العيش مع (ميغان) مجدداً, ان نكون مستشارتين مقيمتين شريكتين. |
Asla orada olmayacak. | Open Subtitles | إنه لن يكون هناك |
Bu o kadar kolay olmayacak. | Open Subtitles | إنه لن يكون سهلاً |
Ama seni uyarmam gerek, Oaxaca molesi olmayacak.. | Open Subtitles | على الرغم من أنه يجب أن أحذرك ، إنه .. إنه لن يكون شيئاً . (من (واهاكا |
Şimdi, Hawk doğum heran olabileceği için aramızda olmayacak. | Open Subtitles | إنه لن يكون هناك, لهذا طلبت من (بي جي) الحضور |
Geçen seferki gibi olmayacak. | Open Subtitles | " إنه لن يكون مثل المره السابقة" |
Em City'de olmayacak. | Open Subtitles | إنه لن يكون في "إيمرالد سيتي" |