İkinci Katılımcı: Onun bu son kayıtı gerçekten yaşayan, nefes alan bir yadigar olmasını sağlıyor. | TED | مساهم 2: إنه يسمح فعلا لهذا التسجيل الأخير له ان يكون ذكراه الخالدة. |
Bir attan, onu öldürmeden altı normal boy ya da on iki mini hamburger almanızı sağlıyor. | Open Subtitles | إنه يسمح لك بأن تحصل على ست برجرات بحجم طبيعي أو 12 شريحة من الخيول .. بدون أن تقتلها |
Evin bodrumundaki makinaya bağlı taşınabilir bir boruyla evinizin istediğiniz yerini süpürmenizi sağlıyor. | Open Subtitles | إنه يسمح لكِ بتنظيف السجاد في أى غرفة بمنزلك بإستخدام أنبوب محمول مُتصل بآلة في قبو المنزل |
Tanıya katılmasına izin veriyor. | Open Subtitles | إنه يسمح لها بالمشاركة في التشخيص التفريقي |
Bakalım doğru mu anlıyorum; kanun bir cinayetin kanıtlanabilmesi için rivayet niteliğindeki beyanlara izin veriyor ve burada bir cinayet kanıtlandı çünkü kanıtlayan rivayet niyeliğinde bir beyan var. | Open Subtitles | دعوني أوضح ذلك .. إنه يسمح بالشهادات السماعية طالما كانت كانت هنالك جريمة قتل تم إثباتها |
Başkanlığın yetkilerini geçici olarak başkan yardımcısına veriyor. | Open Subtitles | إنه يسمح لقوات السياسة بأن تقيم مؤقتاً مع نائب الرئيس |
İlki hâla kurtulma umudunun olduğunu sanmanı sağlıyor. | Open Subtitles | أولاً، إنه يسمح لك بأن تعتقد بأنه لديك الأمَل بأن تخرج من هذه المُشكلة. |
Terörist zanlılarını yedi güne kadar göz altında tutmamıza... olanak sağlıyor. | Open Subtitles | إنه يسمح لنا بحجز المشتبه بهم في قضايا إرهابية... لمدة تصل إلى 7 أيام |
Terörist zanlılarını yedi güne kadar göz altında tutmamıza... olanak sağlıyor. | Open Subtitles | إنه يسمح لنا بحجز المشتبه بهم في قضايا إرهابية... لمدة تصل إلى 7 أيام |
Orada yaşamana izin veriyor sadece. | Open Subtitles | إنه يسمح لك بالإقامة فيها وحسب. |
Başkaları için veriyor! | Open Subtitles | إنه يسمح بهذا للاخرين |
Tamam, yol veriyor. | Open Subtitles | جميل، إنه يسمح لك بالمرور. |
Dokunmana izin veriyor. | Open Subtitles | إنه يسمح لك بأن تلمسه. |
- Yani üstüne emir yağdırmama izin veriyor. | Open Subtitles | حسناً، إنه يسمح لي أن آمره |