"إنّها ليست" - Translation from Arabic to Turkish

    • değil o
        
    • değil bu
        
    • değildir
        
    • o değil
        
    • biri değil
        
    • değilmiş
        
    • şey değil
        
    • değil ama
        
    • gibi değil
        
    • falan değil
        
    O sıradışı. Deli değil, o yüzden böyle söyleme. Open Subtitles إنّها مختلفة إنّها ليست مجنونة،لذا لا تقل عنها ذلك
    O bir oyuncak değil. O, görülmeye değer parçadır. Open Subtitles إنّها ليست مجرد دمية إنّها دمية خاصة بهواة التجميع
    Haydi ama sakin ol. Ölüm cezası gerektiren bir suç değil bu. Open Subtitles بحقك ، أهدأ، إنّها ليست إهانة بليغة.
    Başkalarının mektuplarını açıp okumak... sevdiğim şeylerden biri değildir, fakat... bazen bu onlara yardımcı olmamı sağlıyor. Open Subtitles إنّها ليست من أسعد لحظات مناوباتي .. فتح و قراءة رسائل الآخرين، لكن .. أحياناً يسمح لي مساعدتهم.
    Onu bir kenara bırakalım, tek sorunumuz o değil. Open Subtitles لأصيغها بطريقةٍ آخرى، إنّها ليست المشكلة الوحيدة
    Sonunu uydurabileceğin kitaplardan biri değil. Open Subtitles إنّها ليست كأحد كتبك، والذي يسعك إبتكار نهايته.
    - Evet. Haklıymışsın, hiç fena değilmiş. Open Subtitles أجل، أنت محق، إنّها ليست بسيئة.
    Sakinleş. Bu sadece bir felç büyüsü. Önemli bir şey değil. Open Subtitles اطمئنّ، إنّها مُجرّد تعويذة للشلل، إنّها ليست بالشيء الجللِ.
    Bebek değil o, geri zekâlı. Open Subtitles إنّها ليست رضيعة أيّها المعتوه
    Hayır, Ajan değil o. O bir hırsız. Open Subtitles كلاّ، إنّها ليست كذلك إنّها لصّة
    O yalnız değil. O ailesiyle birlikte. Open Subtitles إنّها ليست وحيدة، إنّها مع عائلتها.
    Oyun değil bu. Benim kariyerim. Open Subtitles إنّها ليست لعبة، إنّه مستقبلي المهني.
    Bu gerçek bir şey değil. Bu gerçek. Open Subtitles إنّها ليست واقعية، هذه هي الشيء الحقيقي
    Bu bir rahatsızlık değil. Bu gelecek. Open Subtitles إنّها ليست حالة، بل هُو المُستقبل.
    Göründüğü kadar korkunç değildir. Open Subtitles إنّها ليست مرتعبة عادة لديها هواجس لضبط النّفس
    Mükemmel değil. Kimsenin hayatı mükemmel değildir. Open Subtitles إنّها ليست مثالية، ولكن لا أحد حياته مثالية.
    o değil. Bitti artık. Open Subtitles إنّها ليست هيّا، إنّها النهاية.
    - Sadece o değil. Open Subtitles إنّها ليست الوحيدة.
    İntihara meyilli biri değil, bunu siz de biliyorsunuz. Open Subtitles إنّها ليست انتحارية يا سيّدي. و تعلم بذلك، رأيتَ ما هم قادرون عليه.
    - Evet. Daha hazır değilmiş. Open Subtitles أجل، إنّها ليست مستعدّة لمساعدتنا بعد.
    Yapmadığım şey değil. Open Subtitles إنّها ليست المرة الأولى التي أفعل فيها ذلك
    Henüz ölü değil ama ondan beslenirsen onu öldürürsün! Open Subtitles إنّها ليست ميّتة، لكن إن تغذّيت عليها فإنّكِ ستقتلينها
    İçtiğiniz zamanki gibi değil. Open Subtitles هيّا يا رفاق، إنّها ليست ذاتها حينما تدخنها.
    Önemli değil. Yani, o benim falan değil aslında. Okulun dolabı. Open Subtitles لا بأس، اعني إنّها ليست ملكي حقاً إنّها للمدرسة

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more