Lübnan selvisinin bir türü. | Open Subtitles | إنّه نوع من أنواع الأرز الصنوبري اللبناني |
Benim istediğim türden bir temsilcisin. Her zaman olmaya çalıştığım türden bir temsilci. | Open Subtitles | إنّه نوع الوكيل الذي أريد النوع الذي لطالما صبوت أن أكونه |
Ama yaygın peteşiyel döküntüler sinir sistemi tutulumu bir çeşit kan enfeksiyonu olmalı. | Open Subtitles | ،لكن النزف الحبريّ المنتشر وتورط الجهاز العصبيّ إنّه نوع من إنتان الدّماء |
Arada bir bu tuhaf kasabadan olmayan biriyle konuşmak iyi olurdu. | Open Subtitles | إنّه نوع ما لطيف بأن أتحدث إلى شخص من خارج هذهِ البلدة الغريبة من حين لآخر |
Rastgele bir şey değil bu. bir tür koda benziyor. Adamımız bu. | Open Subtitles | هذا ليس إنعكاسًا فحسب إنّه نوع مِن الشفرات |
Rastgele bir şey değil bu. bir tür koda benziyor. Adamımız bu. | Open Subtitles | هذا ليس إنعكاسًا فحسب إنّه نوع مِن الشفرات |
Kendi çete bölgelerini böbürlenerek anlatan özel bir plaka. | Open Subtitles | إنّه نوع من التفاخر برقم تلك اللوحة أمام عصابات منطقتهم |
Narvik değil. Bakteri, virüs veya mantar kaynaklı bir enfeksiyon. | Open Subtitles | إنّه نوع من العدوى البكتيرية أو الفايروسية أو الفطريّة |
En olası ihtimal adadan bir çeşit enfeksiyon kapmış olmaları. | Open Subtitles | القصة الأكثر إحتمالاً إنّه نوع من العدوى -نقل من الجزيرة |
- Kıytırıktan bir odun o. Buraya yağmur yağıyor mu? | Open Subtitles | ويلاه، إنّه نوع خشبٍ ردئ لن يصمد مع المطر المتدفق هنا |
On küsur yıldır metresi olan bir adam. | Open Subtitles | حسناً، إنّه نوع من الرجال. لديه عشيقة على مدى أكثر من عقد. |
Şimdi ben sana bir şey göstereyim. Farklı bir güzellik. | Open Subtitles | لذا دعني الآن أبدي لك شيئًا، إنّه نوع آخر من الجمال. |
bir tür kömür katranı, demir yollarında kullanılıyor. | Open Subtitles | إنّه نوع من القطران يُستخدم بالمقام الأوّل لتليين عوارض السكك الحديديّة. |
Bu salonda olan tüm beyaz insanlara söylüyorum, hayatımızın her saniyesinde ırkımız hakkında düşünmemek bir lükstür. | TED | إنّه نوع من الترف، سأقول ذلك للبيض الموجودين بهذه الغرفة، عندما لا يتوجب عليكم التفكير بالعِرق في كل جزء من الثانية في حياتكم. |
bir Çeşit tünel. | Open Subtitles | إنّه نوع من الأنفاق، إنّه عمود المنجم |
bir çeşit sarı polimer. | Open Subtitles | إنّه نوع من مُركب بوليمر الأصفر |
İşyerinde bir tür kutlama vardı ve... | Open Subtitles | إنّه نوع من تخصيص يوم إحتفالي في العمل... |
bir tür alevli yemek. Dur, dur, dur. | Open Subtitles | إنّه نوع من الطّعام ذي النّار. |
bir çeşit küresel kapsid ama daha önce gördüğümüz hiçbir şeye benzemiyor. | Open Subtitles | "إنّه نوع من الأغلفة الكروية" و لكن لا يشبه أي شيء رأيناه مسبقاً |
Ewing sarkomu. Kemik kanserinin bir formu. | Open Subtitles | "ساركوما يوينغ"، إنّه نوع من سرطان العظام. |