"Sorun şu ki; Ben seni seviyorum" ama sen beni sevmiyorsun. | Open Subtitles | إنّ المشكلةَ بأنّني أَحبُّك وأنت لا تَحبُّني. |
Sorun şu ki, bu gitar bir cinayet teşebbüsüyle ilgili yapılan bir soruşturmada kanıttır. | Open Subtitles | إنّ المشكلةَ تلك القيثارة دليلُ في مُحَاوَلِ تحقيق قتلِ. |
Planındaki Sorun şu bir kelimeyi kullandığım zaman o kelime gerçek oluyor çünkü herkes söylediğim her şeyin aşırı bucky olduğunu biliyor. | Open Subtitles | إنّ المشكلةَ بخطتِكِ حينما أَقُولُ كلمة، يُصبحُ حقيقيةَ، لأن كُلّ شخصَ يَعْرفُ بأنّ كُلّ شيءِ أَقُولُ |
Sorun şu ki... bilirsin, çocukların onları kontrol edemeyeceğinin farkına vardıkları bir an gelir. | Open Subtitles | إنّ المشكلةَ... تَعْرفُ، هناك a نقطة عندما أطفالكِ أدركْك لا تَستطيعُ تَعمَلُ nothin ' للسَيْطَرَة عليهم. |
Sorun şu: gaza geliyorsun. | Open Subtitles | إنّ المشكلةَ أنت هبه. |
Sorun şu ki yönetim komitesine, tam boy fotoğrafınızı göndermelisiniz ki sizi kabul etsinler. | Open Subtitles | إنّ المشكلةَ... بأنّك يَجِبُ أَنْ تُقدّمَ a طلقة جسمِ كاملةِ إلى اللجنةِ الحَاكِمةِ... أَنْ يُصبحَ يَدْعو، ولغم أصبحَ مَوْثُوباً... |