"إن كنت تعيش" - Translation from Arabic to Turkish

    • yaşıyorsanız
        
    Eğer Rio’da yaşıyorsanız, üzgünüm ama, bundan iki yıl daha düşeceksiniz. TED إن كنت تعيش في ريو، آنا آسف، لكن عليك أن تنقص 2 هنا بالضبط.
    Herhangi bir kırsal bölgede yaşıyorsanız, nükleer silahlar bu bölgelerde depolanmıştır ve birisi size doğrultulmuştur. TED في الحقيقة، إن كنت تعيش في منطقة نائية حيث يتم تخزين الأسلحة النووية في العالم، من المحتمل أن إحداها موجه إليك.
    8,5 milyon nüfuslu bir şehirde yaşıyorsanız, bunu yapabilirsiniz. Ne yaptığınız fark etmez. TED إن كنت تعيش بمدينة بها 8,5 مليون شخص قيمكنكم القيام بذلك، لا يهم ما الذي تقوم به.
    Kolombiya'da şehirde yaşıyorsanız, savaşın gerçekleştiği yerden çok uzaktasınızdır ve olayı tam olarak kavrayamazsınız. Bu yüzden hükümetten bizi mümkün olduğunca çok silah bırakmış gerillaya ulaştırmasını istedik. TED لم نفهم في كولومبيا، إن كنت تعيش في المدن، فأنت بعيداً جداً عن المكان الفعلي للحرب، لذلك فأنت بالفعل لا تفهمها، وسألنا الحكومة أن تمنحنا الوصول إلى القدر المستطاع من المغاوير المسرحين.
    Modern bir toplumda yaşıyorsanız, ömrünüz boyunca depresyondan kıvranmanız, kırsal, yoksul bir kesimdeki yaşamanızdan, 8 kat daha kuvvetlidir. TED إن عشت في مجتمع حضري معاصر، فستكون ثمان مرات أكثر عرضة للإصابة بالإكتئاب خلال حياتك مقارنة إن كنت تعيش في مجتمع فقير زراعي.
    Ve lokavor, bilmeyenleriniz için, sadece yerel olarak yetişitirilmiş gıda tüketen kimse demek. Eğer California' da yaşıyorsanız iyi güzel; ama diğerlerimiz için biraz acı bir şaka. TED ولوكافور لأؤلئك الذين لا يعرفونها، هو أن يأكل الشخص فقط أطعمة محلية الصنع. الامر الجيد إن كنت تعيش في كالفورنيا، لكن لبقية ولايات أمريكا فهو نوع من الهزل الحزين.
    Böyle bir kültürde yaşıyorsanız, dindar olun ya da olmayın, erdem ve başarının el ele gittiğine inanma tuzağına düşmemeniz oldukça zordur. TED إن كنت تعيش في هذه الثقافة، سواء كنت متديناً أم غير ذلك، فمن الصعب أن تتجنب الوقوع في فخ الإيمان، بأن الفضيلة والنجاح متعلقان ببعضهما بعضاً.
    "Nehir kenarında bir sosyal konutta yaşıyorsanız ancak kör değilseniz..." Open Subtitles إن كنت تعيش في شقة قنصلية" "... بجانب النهر لكن لست أعمى
    Ama havasız boşlukta yaşıyorsanız eğer, bu şeylerden birinin, diyelim ki Kuiper Kuşağının yüzeyindeyseniz, bu --Plutomsu bir şeydir, ya da Pluto civarındaki küçük şeylerden birinde, ve başınızdan --yüzeyde yaşadığınız için bir çarpışma geçtiyse ve yüzeyden fırlatılıp gittiyseniz, değişen pek fazla bir şey olmaz: TED لكن إن كنت تعيش في فراغ, فإذا عشت على سطح أحد تلك الأجرام في حزام كويبر المشابهة للكوكب بلوتو, أو أحد تلك الأجرام الأصغر جوار بلوتو, وانت كنت -- إذا كنت تعيش على السطح هناك وحصل ارتطام مع جرم آخر أدى إلى طيرانك عن السطح ذلك لن يحدث تغييرا كبيرا

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more