Yıldızımızın inceliği ve dış görünüşü canlı gülüşü gözlerindeki afacan bakışlarla çelişiyor gibiydi. | Open Subtitles | رقة نجمتنا ولون بشرتها وقوامها يتنافسون مع ابتسامتها المتوهجة .ومع البريق الحاد لعينيها |
"Melekvari gülüşü parıldıyor." | Open Subtitles | ابتسامتها كانت كالضوء المنبعث من ملاك |
Gwen'in babasına olan kızgınlığı geçince, sadece gülümsemesi geri gelmedi, aynı zamanda başka insanlardaki gülümsemeleri de farkeder oldu. | Open Subtitles | حالما تخلت غوين عن القليل من ذلك الغضب تجاه والدها لم تجد ابتسامتها مجدداً فحسب بل وجدت الابتسامات لدى الآخرين أيضاً |
İlk adımı, ilk sözcüğü, ilk gülümsemesi... Hepsini kaçırdık. | Open Subtitles | خطوتها، كلمتها و ابتسامتها الأولى فاتنا كلّ ذلك |
Ben yine de, bebeğimizin dünyaya gelişini,... onu kucağına alışını ve ilk gülümsemesini ... göremeyeceğim için kahroluyorum. | Open Subtitles | أنا على أى حال, قد مُزِقت عندما علمت انى لن أكون متواجد لأرى طفلتى تأتى الى العالم وهى بين يديك ابتسامتها الأولى |
Onun gülüşüne aşığım. | Open Subtitles | أحبُ ابتسامتها. |
Gülüşünün sesini seviyorum. | Open Subtitles | فأنا أحب صوت ابتسامتها |
Gülüşünden tahmin etmezsiniz ama amcanızın karısı, ona bir kez ihanet etmiştir. | Open Subtitles | لنتخمّنيمن ابتسامتها.. ولكن زوجة عمكِ خانت ثقته ذات مرة |
Katie Holmes'la tanışma ve yandan gülümsemesinin sırrını öğrenme şansım da mı olmayacak? | Open Subtitles | وقد لا أقابل كيتي هولمز وأعرف أسرار ابتسامتها الجانبية؟ |
güzel gözleri...ve saçları var, ...ve güzel bir gülüşü. | Open Subtitles | ...لديها تلك العيون التي وذاك الشعر. واو ...و ابتسامتها |
Zeki, komik ve harika bir gülüşü vardı. | Open Subtitles | كانت ذكية , ظريفة و ابتسامتها رائعة |
gülüşü günün ilk ışıkları gibi | Open Subtitles | ابتسامتها مثل تباشير الفجر |
Onun gülüşü gitgide azalan bir uzamsal frekansa sahiptir. | Open Subtitles | ابتسامتها في أدنى درجاتها |
gülüşü öyle güzeldi ki. | Open Subtitles | ابتسامتها كانت جميلة |
Şifoniyerindeki çay mumları, yatağındaki peluş maymun koleksiyonu, o sürekli dinlediği Belle ve Sebastian şarkısı, gülümsemesi... | Open Subtitles | الشموع الموجودة على خزانتها, مجموعة القرود على سريرها, وتلك الاغنيةالتي كانت تستمع لها, ابتسامتها... |
gülümsemesi şu an gözümün önünde. | Open Subtitles | يمكنني تخيّل كيف شكل ابتسامتها الآن |
"La Joconde! gülümsemesi ölecek" diye bağırıp durdurlar. | Open Subtitles | "كانو لا ينفكون بالصياح "لا جوكوند "سوف تموت ابتسامتها" |
Dansı ve hayat dolu gülümsemesi Bunalım'dan kurtarmıştı bizi. | Open Subtitles | خلصت ابتسامتها المرحة ورقصها (أمريكا) من الكساد |
Bizden sonra, sadece Teresa'nın gülümsemesi kalacak. | Open Subtitles | تيريزا لديها ابتسامتها فقط |
Bu turtanın kabuğunda gülümsemesini görmediğini söyle hadi. | Open Subtitles | اجزم لي أنّك لا ترى ابتسامتها في قشرة فطيرة الدجاج هذه |
Onu yakından tanımak ve gülümsemesini görmek istedim. | Open Subtitles | فقط أردتُ معرفتها عن قُرب, لِِأرى ابتسامتها |
Babam onun gözlerini ve gülümsemesini aldığımı söylerdi. | Open Subtitles | قال أبي أن لي ابتسامتها وعينيها |
Sonra da gülüşüne falan iltifat et. | Open Subtitles | ثم قم بمدح ابتسامتها أو أى شئ |
Gülüşünden anladım. | Open Subtitles | اخبرتني ذلك عن طريق ابتسامتها |
- gülümsemesinin ardında bir sürü acı saklıyormuş. | Open Subtitles | إنها... تخفي الكثير من الألم خلف ابتسامتها |