Yüzünde, hiç alışkın olmadığımız, kocaman bir gülümseme vardı çünkü haberler çoğu zaman onu üzerdi. | TED | كانت هناك ابتسامه كبيره تعتلي محياه .. والتي كانت نادره في ذلك الوقت .. لأن الأخبار كانت تحبطه بالعاده |
En korkutucu yüzlerin bile, bir gülümseme sakladığı bir yer. | Open Subtitles | حيث قد يخفي أكثر الوجوه رهبة خلفه ابتسامه |
Üzgün ve sıkıntılı hissettiğinizde kendinize bir gülücük ısmarlayın. | Open Subtitles | لذا عندما تكون حزين وغاضب بيع لنفسك ابتسامه |
Haydi ama. Sadece gülümse. Şu armutçu çocuğa ne dersin? | Open Subtitles | بالله عليك ، مجرد ابتسامه ماذا عن رجل الكُمثرى ؟ |
Ve üstünden ona bakarsan tepesinde kocaman, sarı bir gülen yüz görürsün. | Open Subtitles | و إن أمكنك النظر إليه من أعلى سترى ابتسامه جميلة صفراء أعلاه |
Lauren, gülüşün ve dansın çok iyiydi. | Open Subtitles | ابتسامه قاتله وحركه رقص قاتلة , اندرو |
Çekiyorum. Gülümseyin. Bayan, konuşmak yok artık. | Open Subtitles | الأن نعمل , ابتسامه |
Brian gibi mi olmak istersin? Ve de müthiş bir gülümsemeye sahip olmak tabi ki. | Open Subtitles | لقد ارتدى سبع وثلاثين شعار اليوم مع ابتسامه رائعه |
Sonra, uğruna ölünecek bir gülümsemesi ve iri yumuşak göğüsleri olan bir yahudi kız bulacağım. | Open Subtitles | ثم اعثر علي فتاه يهوديه ذات نهدين كبيرين ناعمين و لها ابتسامه تدفع حياتك ثمنا لرؤيتها |
Yüzlerinde bir gülümsemeyle oturup sizi beklerler. | Open Subtitles | ستجدهم يجلسون بأنتظارك مع ابتسامه ترحيب على وجوههم |
Vay canına, bir gülümseme. İsminden bahsedince birden neşelendin. | Open Subtitles | ياللروعة, ابتسامه, لقد انتعشت عندما ذكرت اسمها. |
Adamın yüzünde dünyayı hiç umursamıyormuş gibi bir gülümseme vardı. | Open Subtitles | وكان الرجل لديه ابتسامه على وجه وكأنه مات دون لايهتم بالعالم. |
"Brooke Davis, büyük bir enerji ve gülümseme sahibi esmer güzeli. | Open Subtitles | بروك دايفيز) ، السمراء الرائعة) لديها قوة رائعة و ابتسامه جميله |
Her birinizin yüzünde gülümseme görmek istiyorum. * gülümse, kalbin acırken bile * | Open Subtitles | أريد أن ارى ابتسامه على وجه كل واحد منكم ¶ smile though your heart is aching ¶ |
Üzerine domuz pastırmasından gülücük yapabilirim. | Open Subtitles | يمكنني أن اضع ابتسامه من اللحم المقدد عليه |
Her gülücük mutluluğun gülücüğü değildir. | Open Subtitles | كل ابتسامه ليست ابتسامه السعاده. |
Babacıkla oynayamayacak kadar küçük bir kızım ben. gülen surat. | Open Subtitles | اكتبى لهم انك ستخرجين الان , واتركى ابتسامه جميله |
Ne güzel bir gülüşün var. | Open Subtitles | انها ابتسامه جميلة |
Yıllık için Gülümseyin. "333" deyin. | Open Subtitles | ابتسامه للكتاب السنوي " تشيز برجر " |
* Bir gülümsemeye geceyi beraber geçirebilirler * | Open Subtitles | * من أجل ابتسامه يستطيعون مشاركه الليله سوياً * |
Ormanda yaşayan biri için hoş bir gülümsemesi var. | Open Subtitles | حسنا، بالنسبة لشخص يعيش بين الأشجار فلديه ابتسامه ساحرة |
Oraya yüzünde büük bir gülümsemeyle gitmeni istiyorum, bu yüzden, uh, işte yapacağım şey. | Open Subtitles | اريد منك ان تذهب إلى هناك مع ابتسامه في وجهك اليك ماسوف اقوم به |
Kocaman bir gülüşü vardı. | Open Subtitles | لم تتردد بإشعال سجاره امامك ذات ابتسامه عريضه |